Türkiye’yi sarsan deprem felaketini benzerini 28 ay önce İzmir’de yaşayanların kurduğu İZDEDA deprem bölgesindeki acıyı en iyi anlayanların başında geliyor. İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği Başkanı Haydar Özkan Son Mühür Tv’de ‘Gün Başlıyor’ programında ‘O sabah kızım beni ‘Güneydoğu göçtü Deprem Baba,ne yapıyorsun’ diye uyandırdı beni. Oradaki insanlar depremi yaşadılar bir de üstüne hava şartları vardı. Ne havadan ne karadan yardımlar gitmedi. İlk günlerde göçük altında kalıp, donarak vefat eden deprem şehitlerini düşündükçe insanın yerinde durası gelmiyor. Biz depremzedeyiz demeye utandık. Biz depremzede olarak devletimize, ‘hani şurda kalmıştık, devam edelim mi?’ diyemiyoruz. Utanıyoruz. Neden utanıyoruz bilmiyorum ama utanıyoruz oradaki insanların durumundan dolayı’ dedi.
İşte Haydar Özkan’ın açıklamalarından öne çıkan detaylar...
UĞRAŞMAYIN BOŞUNA
Bazı depremzede arkadaşlarımız ya da depremzede olmayanlar benden bir takım sözler bekliyorlar ama diyorum ki benden bu çıkmaz, uğraşmayın boşu boşuna. Çünkü devletin başında oldukça büyük bir yük var. Onların yükünü birazcık hafifletmeden biz çıkıp kimseye bir şey söyleyemeyiz, isteyemeyiz.
DERNEK KURMAK İÇİN ARIYORLAR
Beni arıyorlar deprem bölgesinden ne yapabiliriz, nasıl dernek kurabiliriz diye. Dernek kurmanın ne kadar kıymetli bir şey olduğunu onlara anlatmaya çalışıyoruz. 11 il söz konusu. Çok değişik sorunlarla karşılaşacaklar. Devletle birilerinin muhatap olması lazım. Bu devletin de işine yarıyor aslında. Burada yani İzmir’de yaradı. Yoksa biz bu kadar dernek olarak büyümezdik. Hem belediye tarafından hem merkezi hükümet tarafından muhatap alındık. Bir de ne istediğimizi biliyoru biz. Ne istediğimizi ve çözüm yollarını götürdüğümüz için insanların hoşuna gidiyor. Siz çözümsüz bir konuyu birisinin kucağına atarsanız kim olursa olsun, babanız bile olsa değişmez, bir düşünür ne yapabilirim diye. Oysa çözüm için bir iki fikir üretirseniz karşınızdaki insanın size bakış açısı da değişir. Ben diyorum ya, Bakanımızla her görüştüğümüzde bir şey alıyoruz biz diye, niye, çünkü buradaki konuşmamızda bir şey konuşuyoruz ikinci konuşmamızda o olmuş oluyor. Anında çözümler, anında reaksiyonlar çok oldu.
BEN DE BİLİYORUM DEVLET YAPSIN DEMEYİ
Devlet yapsın, devlet şunu etsin! Falan, ya ben de biliyorum devlet yapsın demeyi, ben de isteri devlet her şeyi yapsın. Ama devletin gücü de bir yere kadar. Mesela 99’dan bu yana bir yığın şey yaşanmış. Deprem vergileri nerde demeye başladık, sonra siyasiler dile getirmeye başladı deprem vergileri nerde diye.
O ZAMAN BİZ ŞİMDİ SUSALIM
Şimdi 11 ilde bu sorun oluşunca biz ikinci plana atıldık. Konuşup da bu hissi aldım anlamında değil, biz kendimizi öyle hissediyoruz. Devletimiz o bölgeyi afet bölgesi ilan etti. Afet bölgesi ilan edilmesine rağmen cumhurbaşkanımızın bir açıklaması var, diyor ki, konutların yüzde 60’ını biz karşılayacağız, yüzde 40’ını vatandaş karşılayacak. Afet bölgesinde böyle bir açıklama yapıyorsa devlet, o zaman biz şimdi susalım. Biim burada da aynısı uygulandı, yüzde 60’a yüzde 40 diye. Yapılan konutlar için bahsediyorum. Yapılmayan konutlar için de bizim isteğimiz neydi, sıfır faizli kredi desteği sağlansın bize, iki yıl ötelemeli olsun biz kirada otururken evimiz yapılsın, evimizde otururken de ödemeye başlayalım. Bir mantıklı isteğimiz bu kaldı. Diğer türlü devlet evimizi yapsın olmayacak onu gördük biz.
O PARA NASIL ÖDENİR?
Aslında deprem bölgesine gidecektik fakat emsal artışıyla ilgili mahkeme kararı çıktı. Onunla uğraşıyoruz şu anda. Dün TMMOB’la görüştük. Herhangi bir olumlu hareket görmedik. 110 metrekarelik bir dairenin şu andaki maliyeti 1 milyon 600 bin lira. Emsali biz müteahhite veirsek ona ödeyeceğimiz para 500-600 bin lira civarında. Yani 1 milyon, 1 milyon 100 bin lira civarında bir fark var. O para nasıl ödenir? Mümkün değil. Biz kentsel dönüşüm kredisiyle 500-600 bin lirayı nasıl ödeyeeğiz diye düşünüyorduk. Çaresiz kaldık biz, ne yapacağız?
BİZ RANTÇI DEĞİLİZ, DEPREMZEDEYİZ
Biz rantçı değiliz. Biz depremzedeyiz. Bizi öyle görün, kitabınız, kuralınız ne diyor bilmiyorum, onlar doğru söylüyor olabilirler ama biz diyoruz ki Bayraklı’ya bir bakın. Bayraklı’da yeni yapılanları saymadan söylüyorum 18 katlıdan yüksek bina var. 48-50 katlıları saymıyorum bile. Ruhsatı verilen 61 katlı bina var. Bir bunlara bakıyorsunuz bir de arkasından 7 kattan 9 kata çıkmış binaya bakıyorsunuz. Bu mudur şimdi yoğunluğu arttıran. Yüzde 20 emsal artışıyla 350 tane daire girecek Bayraklı’nın stoklarına. Bu mudur arttıran? Bu 350 daire bir tane yüksek yapıda var sadece. Bana kitabın üzerinden açıklamayın, bana hayatın üzerinden açıklayın. Bu insan barınamadıktan sonra ne yapacak? Kötü yola düşen insan var ya. Yapmayın böyle. TMMOB’la konuşmamızda bu örnekleri de verdik. Belki önümüzdeki günlerde bir görüşme daha olabilir ama çok farklı bir sonuç çıkacağını da sanmıyorum.
YUKARIDAKİ KAVGAYLA İLGİLENMİYORUZ
Biz çok katlı binalara kimin izin verdiğiyle ilgilenmiyoruz. Ama biliyoruz ki veriliyor ve yapılıyor. TMMOB başka tarafa çekiyor. Bizi ilgilendirmiyor bu. Aradaki, yukarıdaki kavgalar bizi ilgilendirmiyor.
TAM İVME KAZANMIŞTIK
Tam ivme kazanmıştık biz, Emlak Konut ta geliyordu. Halk Konut bir tanesinde kata çıktı, 7-8 tanesinde zemin iyileştirmesini yapıyor. Bir, bir buçuk aya kadar onlar da inşaata tamamen başlarlar. Geri kalan 20 tanesi de belediyeyle sözleşme aşamasındalar. Ne yazık ki deprem haberiyle bozulan morallerimiz TMMOB’un başvurusuyla gelen mahkeme kararı bizi tamamen yıktı. 28 ay öncesine geri döndük. Bu karar belimizi büktü, ne yapacağımızı şaşırdık, bekliyoruz şimdi. Bizim kooperatif sistemimiz emsal artışı üzerine kurulu. Emsal artışından gelecek olan daireleri satıp kendi evimizi yapma sistemi üzerine kurulu.
Evi az hasarlı olan ya da hasarsız olanlardan halk konuta talep 5-6 katına çıktı.