İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunun, zaferin 100.yılı. Dile kolay 1 asır. Çok mutluyum, çok gururluyum. 

9 Eylül 1922, İzmir'in kurtuluşu olarak tarihlerdeki yerini aldı. Şanlı Türk ordusu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde silah arkadaşları ile birlikte bugün İzmir'i düşman işgalinden kurtardı.

I.Dünya Savaşının sonunda imzalanan Mondoros Mütarekesi, savaşın sonra ermesinden sonra beklenen barış ortamına sahip değildi. Bu zamanda İzmir’in işgali Anadolu’da milli mücadeleyi ateşlemişti. Zafere doğru koşuyorduk. 30 Ağustos sonrası 31 Ağustos’ta başlayan amansız takip sonunda Türk kuvvetleri 2 Eylül’de Uşak’a girdi. Takip Harekâtı büyük bir hızla ilerledi. Türk askeri dinlenmek ve uyumak istemiyordu. Çünkü kurtardığı her kasabanın, köyün, şehrin Yunanlılar tarafından yakıldığını, Türklerin de acımasızca katledildiğini görüyordu. 9 Eylül günü 1.Kolordu Kemalpaşa’ya, 2. Kolordu Manisa’ya, 4. Kolordu Turgutlu’ya ulaştı. Kuzeyde Kazancıbayırı’nda Yunan mevzilerine taarruz eden 3. Kolordumuz düşmanı atarak Bursa’ya ilerledi. Türk süvarileri üç yılı aşkın süredir yas çeken İzmir halkının sevinç gözyaşları arasında İzmir’e girdi.

“İstiklal Yolu Büyük Taarruz”

Dönemin zor şartları altında yokluk içinde, tüm zorluklara rağmen düşmanı kovmuştur atalarımız bu topraklardan. Son yıllarda tarih bilincimizin yeterli olmadığını düşünüyorum ve yeri geldiğinde de sıkça bunu burada da yazıyorum. Geçen akşam bir belgesel izledim. “İstiklal Yolu Büyük Taarruz” Belgeselde Dua Tepe’den Zafer Tepe’ye kadar savaşın yaşandığı topraklarda tarih tekrar canlandırılmış. Sunucusu Doğada Yaşam Uzmanı Serdar Kılıç o dönemde ki bir piyade askerinin hem savunmada hem de taarruzda yaşadıklarını, fiziksel zorluklarını hissedip yeniden yaşayarak anlatıyor izleyicisine. O dönemin askeri gibi giyinmiş, ayağında çarıklar, üzerinde yük ve atı. Bire bir coğrafyada adeta yaşıyorsunuz izlerken. Siperler hala duruyor sadece biraz toprak dolmuş içine. Taşlar hala yerinde, biraz daha ufalanır durumda. Belgeseli izledikten sonra hemen araştırdıminternette. Yönetmen Devrim Karabatak. Sosyal medyadan bulup kendisine ve ekibine teşekkür ettim harika bir iş çıkartmışlar. Artık arşivimizde böyle bir yapım var ve bence böyle yapımlar izletilmeli tarih derslerimizde. Böylece ezbere bilgiler yerine yaşayarak, hissederek milli duygular aşılanmalı nesillerimize. Ne zorluklarla bu ülkenin kazanıldığını bilmemiz gerekiyor. İşte Büyük Taarruzdan 9 Eylül’e…

Zor günler, zor şartlar…

Yıllar önce aile kütüphanesini karıştırırken okuduğum kitap Halide Edip, “Türk’ün Ateşle İmtihanı” okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. Eserde bu zorlu günlere değinirken; Paşaların İzmir’e girmek için yapılacak hazırlıkları görüştükleri sırada, Fransız donanmasındaki EdgardQinet adlı gemiden gelen mesajla yabancı konsolosların şehri Türk ordusuna teslim edeceklerini bildiriyor ve Mustafa Kemal Paşa’dan hangi komutanın gönderileceğini öğrenmek istediklerini belirtmektedir. Aynı zamanda Hıristiyan halka iyi davranılması için ricaya benzer imalarda bulundukları, buna karşı Mustafa Kemal Paşa’nın yumruğuyla masaya vurarak “Kimin şehrini kime veriyorlar?” ifadelerine yer verilmektedir. (Halide Edip Adıvar, Türk’ün Ateşle İmtihanı, İstanbul 1985, s.238)

Coşkuyla, gururla ve tarih bilinciyle 100. Yıl…

İzmir Büyükşehir Belediyesi, 100’üncü kurtuluş yıl dönümünü birbirinden renkli etkinliklerle kutlayacak. Hazırlıklar günler öncesinden başladı. Herkes heyecanla bekliyor. Çevre illerden gelenler ile birlikte sadece Gündoğdu Meydanı’nda 1 milyondan fazla kişinin olacağı tahmin ediliyor.

Başkan Tunç Soyer, 400 kilometrelik Zafer ve Anma Yürüyüşü’nden görkemli 9 Eylül etkinlikleri ve 2023’te İzmir’de düzenlenecek İktisat Kongresi’ne değinerek İzmirlilere “Özellikle 9-10 ve 11 Eylül tarihlerinde İzmir’den ayrılmayın. Tarihi üç gün yaşanacak. Tüm İzmir’i ayağa kaldıracağız.”  sözleriyle seslendi.

Açın radyonuzun sesini…

Gelelim Gözbebeğimiz Radyo Ege’ye… Bizler hızla büyümeye devam ediyoruz. Ege’de sesimizi duymayan kalmayacak. Sesiniz olmak, tüm enerjimizi ve Ege’nin güzelliğini ulaştırmak için hızla çalışıyoruz. Bizleri sosyal medya hesaplarımızdan takip ederek an be an gelişmeleri takip edebilirsiniz.

Bu hafta sabah programına ara vermek zorunda kaldım. Her işin başı sağlık diyor ve sağlığımızın ne kadar önemli olduğunun bir kere daha altını çiziyorum. Yeni hafta da yeniden tüm enerjimiz ve coşkuyla herkesi Radyo Ege’ye bekliyorum. Kulağınız biz de olsun. Ege senin frekansındayız!