Kadın…. İnsanoğlunun en yaratıcı temsilcisi. Aynı zamanda çekici ve zeki…

Çağ açıp çağ kapatan liderlerin arkasında olandır o… Bilimin ışığı teknolojinin içgüdüsü…

O kadın…

Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü... Sadece bir gün mü hakkı..

***

Eş, sevgili, anne, can, öğretmen, doktor, mühendis, hastabakıcı, memur, üretici, mimar, müteahhit, ebe, hemşire, iş kadını, sekreter, gazeteci, yazar, pilot, itfaiyeci, asker, savaşçı ve turizmcidir.

Mücadeleden hiç yılmaz... Erkekle omuz omuza…

Bakan, milletvekili, şarkıcı, opera sanatçısı, oyuncu, söz yazarı, besteci, yorumcu, garson, aşçı, sayfa sekreteri, editör, şoför, madenci, ormancı, işletmeci, pastacı, patron, yönetici, yönetmen, film artisti, fotomodel ve mankendir.

Mesleğinin hakkını verir...

**

Bu meslekler daha çoğaltılabilir. Ve hepsinde kadının adı var, emeği var... Üstelik erkekten daha fazla, erkek çoğu zaman sıkılır, işinde değişikliği sever; o bırakmaz, inatçıdır, emeğini kimseye yedirmez...

Eşi tarlada bir cigara içimi köşeye çekilip kaytarmayı kendine hak görse de, köylü kadını bunu bilmez. Emekçinin şahıdır kadın...

Yöneticiyse de aynı, memursa da... İşi geliş gidişi düzenlidir, dakika sapmaz. İşini iyi yapar...

Çünkü bilir ki, bu rekabetçi ortamda, en çok onun yerinde birilerinin gözü vardır.

Öğrenciyse, üniversite sınavına kadar, okulların göz bebeği kızlardır.

Çünkü, her zaman her sınıfın birincisi genelde kız çocuklarıdır...

Erkeği zapt etmek, ders çalışmaya konsantre etmek zor olsa da; kızlar, bu işi daha ilkokulda çözer... Erkek arkadaşından daha iyi, daha başarılı olmak zorundadır.

Yaşamsal içgüdüsü, daha o yaşlarda "mücadele etme" kodludur.

**

Engellilerin yanında olan hep kadındır, hayvanların da... Kedi ve köpeklerin en yürekli ve cesur koruyucuları kadınlardır. Bugün hayvanlar özgüvenli dolaşıyorsa aramızda, mutlaka kadın eli değmiştir.

Onları sevgi aşılayan, güven veren kadınlardır...

Çocukları için, sevdikleri için, en çok mücadele eden, en çok kaygı duyan kadındır.

Erkek evladı için, "O kadar düşünme, bırak ne isterse yapsın" dese de, kadın olayın peşini bırakmaz; öncelikle annedir, sevgi yüreğidir.

Sinema bu kadar cezbediciyse nedeni kadındır, tiyatro ve opera bu kadar keyifliyse sopranoların hakkı ödenmez.

Bu kadar çok izlediğimiz dizilerde sinemada kadın yoksa, bir önemi, bir cazibesi de yoktur.

Çünkü kadının duygusal zekası müthişdir, üstüne yoktur.

 

**

Ve de kadınları dizelerinde en güzel anlatan Nazım Hikmet gibi:

Ve kadınlar, bizim kadınlarımız:

Korkunç ve mübarek elleri, ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yarimiz ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki ve karasabana koşulan ve ağıllarda ışıltısında yere saplı bıçakların oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan kadınlar, bizim kadınlarımız...

**

Kadınlar, hayatın neşesi, hüznü, rengi ve temelidir. Bunu bile bile biz erkekler onun kıymetini bilmez, duygularını anlamaz ve eziyet çektiririz.

Hatta kıyarız da… Erkek egosudur bizi bitiren…

Buna ne hakkımız varsa...

Bu işte bir yanlışlık var oysa... Elini attığı her işte büyük başarılar kazanan, zirveye oynayan, her şeyden önce, annemiz, kardeşimiz, eşimiz, sevgilimiz olan kadınlar, her şeyin en iyisine layıktır.

Ve de hep öyle olmalıdır.

Bilir misiniz, kadına en çok ne yakışır; özgürlük...

İşte o zaman erkeğin aklı, sağ kolu ve yüreğidir.

Tıpkı 1857'de emeğinin hakkı için yürüyen bu uğurda hayatını kaybeden ancak hakkını söke söke alan ve erkeğe öncülük eden kadınlar gibi…

GÜNÜN SÖZÜ

Yeryüzünde gördüğümüz her şey, kadının eseridir.

 Mustafa Kemal Atatürk.