SON MÜHÜR-HABER MERKEZİ/Türkiye’nin 100 yıllık bir cumhuriyet olduğunu belirten Başkan Yardımcısı Özdağ, bunca yıl yaşanılacak afetler için ön hazırlıkların yapılmamasına yakındı. Japonya’nın, 2’nci Dünya Savaşı’na katılıp, iki atom bombası faciasıyla karşılaşmasına rağmen, 7.2 büyüklüğünde deprem olduğunda bir binanın dahi yıkılmadığını dile getiren Başkan Yardımcısı Özdağ, Türkiye’nin 6.2 büyüklüğünde bir depremle karşılaştığında felaketlere yol açtığını vurguladı. Başkan Yardımcısı Özdağ, bunun milli servete büyük bir kayıp olarak yansıdığının altını çizerek, “ABD büyük tsunamilerle karşılaşıyor. Japonya da aynı. Türkiye’de çok büyük deprem olmuyor. 6.2 deprem olduğunda felaket yaşanıyor. Fay hatlarına evler yapıyorsunuz. Nerede devlet diyorsunuz. Mühendisler nerede, siyasetiniz nerede, medyanız, bürokratlarınız nerede diye soruyorsunuz. Zaten son zamanlarda onları ara ki bulasınız” diyerek veryansın etti.

“Yardımseveriz, ama önemli olan devletin deprem hazırlıkları yapması”

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni “Ucube” diyerek eleştiren Başkan Yardımcısı Özdağ, bu sistemin, Türkiye’deki 100 yıllık siyasi birikimi, kültürel kodlarımızı yerle bir ettiğini öne sürdü. Başkan Yardımcısı Özdağ, bu değişimin ardından ekonomik krizlerin yaşandığını, bürokratik sistemde tahripler meydana geldiğini açıklayarak, “ Evet biz yardımsever bir milletiz. Fakat önemli olan, devletin deprem olacağını bilerek, olduğu zaman o binaları yıkılmayacak hale getirmektir. Peki, kentsel dönüşümü tamamladınız mı, hayır. Peki, siz fay hatlarına ev yapmayı yasakladınız mı? DSİ’nin kontrolünde değil mi bunlar? Ardından yangınlar geldi. Muğla’da yangının çıkmasının ardından Milas’a gittik hemen. Küçük küçük yangınlar başlamış 4-5 yerde. Biz bir gün boyunca bir uçağa rastlamadık. Köylüler üç gündür yanıyor, helikopter yok dediler” ifadelerini kullandı.

“Bir gün bile memuriyet yapmamış biri, 370 bin kişinin başına atanır mı?”

Türk Hava Kurumu’nun (THK) uçaklarının, yangın esnasında kullanılmamasını sert bir dille eleştiren Başkan Yardımcısı Özdağ, “Uçakların kullanılmayacak durumda olmasına” şu şekilde tepki gösterdi:

“Bazı kurumlarla hesaplaşmak nedeniyle, THK ile burada uçakları satın almamışsınız. THK uçakları uçamayacak haldeymiş. 5 milyon dolarlık araç alıyorsunuz ya! 500 milyon dolarlık uçak alıyorsunuz. Her yere saraylar yapıyorsunuz! Marmaris’e saray, Ahlat’a saray. 500 milyon dolar sizin için para mı? Siz 9 buçuk milyar dolar bir şirketin vergi borcunu affediyorsunuz. Milletten izin aldınız mı?  Benim borçlarımı da affediyor musunuz? Bir teyzeyle karşılaştım, dedi ki Turgutlu’dan İzmir’e tedaviye geldiği için, fark veriyormuş. ‘Selçuk Bey, spor kulüplerinin vergi borçlarını affettiniz, peki neden bana fark çıkarıyorsunuz sen önce benim bu tedavimi yap’ dedi. 84 milyonunkini affediyor musunuz? “

“Orman ve tarım bakanlığı neden ayrı değil? 370 bin kişinin başına 1 gün bile memuriyet yapmamış bir insan atanır mı? Şube müdürlüğü bile yok. Tarımı anlamazsınız, ormanı anlamazsınız, mühendis değilsiniz, veteriner değilsiniz, 370 bin kişinin başında nasıl olursunuz? Tabii olur. Tüm bakanların adı Recep Tayyip Erdoğan olursa olur. Kayıplarımız için ağaç dikeriz olur biter diyorlar. Kaç yılda eski haline gelecek bu ağaçlar? İki yüz yıllık sedir ormanlarımızı kaybettik, arılarımızı kaybettik”

“Eskiden kötü yönetiyorlardı, artık hiç yönetemiyorlar”

Mevcut iktidarın, hiçbir toplumsal talebe çözüm getiremediğini söyleyen Başkan Yardımcısı Özdağ, memurlarla ilgili düzenleme yapamayacağını, 3600 ek göstergeyi gerçekleştiremeyeceğini iddia etti. Başkan Yardımcısı Özdağ, bu durumu, “Eskiden kötü yönetiyorlardı, Artık hiç yönetemiyorlar. Çiftçinin giderini karşılayamıyorlar, emeklinin hali ortada, memurlarla ilgili düzenleme yapamazlar. Biz aya adım adım yaklaşıyoruz diyorlar, uzaya gideceğinize yangın helikopteri alın” şeklinde açıkladı.

Yangın felaketleri sırasında, bakanlığın açıklamalarında, sorumluluğun belediyelerde olmasını açıklamasına tepki gösteren Başkan Yardımcısı Özdağ, Sinop, Kastamonu gibi yerlerde sorumluluğun kimde olduğunu sordu. Başkan Yardımcısı Özdağ, “Peki, Muğla CHP’deydi. Kastamonu, Bozkurt kimin belediyesi? Sinop’taki belediye kimin elinde? İmar iznini zamanında kim verdi? Partizanlık kötüdür. Türkiye, ne çektiyse partilerini araç olmaktan çıkarıp amaç olarak kullanan liderlerden çekmiştir. Kendilerini yarı tanrı zannediyorlar. İnsansınız siz. Niye Merkel, Macron gibi olamıyorsunuz? Bir kez iktidar olan, devlet benim diyor. Muhalefeti eleştirerek, sizi emniyetle, çetelerle, RTÜK’le sustururuz diyorlar. Türkiye hepimizin” dedi.

“Yaşamayın, sürünün diyorlar”

Türkiye’de Almanya, İngiltere ve Fransa’nın toplamından çok daha fazla makam aracı bulunmasını “Ayranı yok içmeye, tahterevalliyle gider gezmeye” sözüne benzeten Başkan Yardımcısı Özdağ, bu makam araçlarının satılıp yerine daha düşük model araçlar alınmasını önerdi. Başkan yardımcısı Özdağ, bu durumun Türkiye ekonomisine de katkı sağlayacağını belirterek, “Gelin Skoda’ya binin, Ford’a binin. Onların da Türkiye’de üretilen modellerine binin. Yurtdışından ithal getirmeyelim. Makam araçlarını satıp, hepsinin parasını esnaflara, işsizlere dağıtalım. 1 liralık bardağı 4 liraya ihaleyle veriyorsunuz. Daha dün Trabzon’da, 150 milyon liralık ihaleyi firmayı çağırıp verdiler. Kanal İstanbul İhalesi hani canlı yayınla olacaktı” şeklinde konuştu.

Memur maaşlarına yüzde 15’lik zammı, bir lütuf olarak sunulmamasını gerektiğini vurgulayan Başkan Yardımcısı Özdağ, doğalgaza son iki yılda yüzde 125, zam geldiğini, bu zammın yetersiz olduğunu aktardı. Başkan Yardımcısı Özdağ, “Memur-Sen, sarı sendikalar, bunlar kazanımlarımız diye söylüyor. Zeytinyağı olsaydınız yüzde 61 zam alacaktınız. Elektriğe fahiş zamlar geliyor. Muğla’daki evime 500 lira elektrik faturası gelmiş. Ankara’da 100 lira geliyordu. Bunlar hep elektrik firmalarını kurtarma çalışmaları. Dolar üzerinden yapılan özelleştirme ihaleleri yapıldı. Vatandaşa, yaşamayın, ölün mesajı veriyorlar. Gediz Ovası var, Çukurova var, koskoca Konya var. Konya kadar toprağı olmayan Hollanda, çiçek ve tohum satarak Türkiye ekonomisinden 1 trilyon dolar fazla ihracat yapıyor. Zenginlikler içinde fakirlik yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

Tasarruf genelgesi

Geçtiğimiz aylarda, Cumhurbaşkanlığı tarafından yayınlanan Tasarruf Genelgesi kapsamında, kamu kurum ve kuruluşlarına gönderilen tasarruf tedbirleri kapsamında, dergi ve gazete alımı engellenmiş, fakat Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi(TBMM) bu tedbirlerden ayrı tutulmuştu.

Tasarruf tedbirlerinde Cumhurbaşkanlığı ve TBMM’nin hariç tutulmasını eleştiren Başkan Yardımcısı Özdağ, tasarrufun öncelikle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, TBMM’de olması gerektiğini savundu. Başkan Yardımcısı Özdağ, “TBMM’nin bir spor kulübü var. Top oynardım orada. Allah aşkına, ne çok israf var. Formalar neden İtalya’dan geliyor? Türkiye’de tekstil mi yok? Bunları düzeltsinler. Yerel medyayı istemiyorlar. Onların televizyonlarında kimse konuşamaz ki. Beni bir gün bile çağırmadı hiçbir televizyon. Niye çağırmıyorsunuz, hadi gelin tartışalım? Elazığ depremi olduğunda, duygu dolu bir tweet atmıştım. Tüm gece yandaş medya beni ağırladı. Hakaretler yağdırdı. O gece, neden kentsel dönüşümü yapmadınız demiştim. O zaman demeyeceğim de ne zaman diyeceğim? Aynı şey, sel felaketlerinde, yangın felaketlerinde de oldu” dedi.

“Toplumsal ihtiyaçları karşılayamayan bir iktidarla karşı karşıyayız”

Türkiye’de, iktidarın giderek “Parti devleti” yarattığını öne süren Başkan Yardımcısı Özdağ, Türkiye’nin, millet devleti olması gerektiğini savundu. Artık herkesin gözünün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde olduğunu belirtirken, partilere demokrasi gelmeden, meclise ya da millete gelemeyeceğinin altını çizdi. Cumhur ittifakının, bir koalisyon iktidarı olduğunu dile getiren Başkan yardımcısı Özdağ, “Korkutarak, devletin sopasıyla, bir yandan da terör örgütlerinin karasıyla Türkiye’yi sindirerek ömürlerini uzatmak istiyorlar. 24 Haziran 2022’den önce seçim var. Zannetmesinler ki, bunların hesabını sormayacağız. Türkiye’nin parasını çar çur ediyorlar. Ciddi bir yoksulluk var. Devri sabık yaratacağız, ama hukuk çerçevesinde olacak” şeklinde konuştu.

“Suriye politikasını Ahmet Davutoğlu’na yıktılar”

ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle başlayan süreç, Taliban’ın hakimiyetiyle sonuçlandı. İnsanların akın akın Kabil Havalimanı’nda uçaklara binmeye çalışıp, ülkeyi terk etmeleri, Türkiye’nin göçmen politika gündemini tekrardan alevlendirdi.

Suriye politikasının, Ahmet Davutoğlu’nun bir hatası olmadığını savunan Başkan Yardımcısı Özdağ, “Ülkemiz kesinlikle yol geçen hanı değildir. Aynısını Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı söylüyor. Peki bu Afganlar nereden geldi? Hükümet izin vermediği sürece 1 kişi bile giremez. Vatan evdir. İçinde yaşayan millet de ailemizdir. Evinize ailenizin izni olmadan birini sokaktan alabilir misiniz? Bu Afganları milletin izni olmadan neden alıyorsunuz? 9 bini CIA ajanı, 40 bine yakını ABD ile çalışmış kişi olduğu söyleniyor” dedi.

“Biden’la hangi pazarlıklar yapıldı?”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Devlet Başkanı Joe Biden’ın arasında geçen pazarlık iddialarına değinen Başkan Yardımcısı Özdağ, şunları söyledi:

Dışişleri Bakanlığı’ndan yetkili bir kişiyi bulundurmadınız da, neden Merve Kavakçı’nın kızını bulundurdunuz? Bu kişi Teksas aksanını çok iyi konuşuyormuş, Biden hayran kalmış. Aksan lazım değil bana. Orada ne konuşulduğunu bilmem lazım.

Hangi pazarlıklar yapıldı? Halk Bankası gündeme geldi mi? Bakanların, bürokratların mal varlıkları konuşuldu mu? Afganistan ve Suriye için ne konuştunuz? Kanal İstanbul için neler konuşuldu, bilmek hakkımız değil mi?

“Afganistan’da gelen de, giden de Amerika!”

ABD’nin, yıllarca Afganistan’da yürüttüğü politikaların bitmediğini, aslında Taliban’ın desteklendiğini belirten Başkan Yardımcısı Özdağ, bundan sonra ABD’nin Talibanl'a anlaşıp, onları iktidar yapacağını öne sürdü. Taliban’ın, şekil dini ilan edeceğini vurgulayan Başkan Yardımcısı Özdağ, “Senin bıyığın yok, senin çarşafın yok deyip İslam budur diyecekler. Boko Haram da Müslüman, IŞİD de Müslüman. Bunlar doğru şeyler değil. ABD, Taliban’la birlikte çalıştığı için ön plana çıkarıyor. Bizimkiler de mecburiyetten onlarla konuşacaklar. Taliban’la birlikte olmamız mümkün değildir” diyerek düşüncelerini paylaştı.

“Gelecek Partisi’nden çekiniyorlar”

Türkiye’nin, gitgide kamplaşıp kutuplaştığını belirten Başkan Yardımcısı Özdağ, iktidarın Türkiye iktidarı değil, Partililerin iktidarı olduğunu dile getirdi. İktidarın Gelecek Partisi’nden çekindiğini belirten Başkan Yardımcısı Özdağ, “Ahmet Davutoğlu’ndan çekiniyorlar. Çünkü AK Parti’nin tabanı bizi istiyor. Ak Parti’nin alternatif rakibi değiliz, AK Parti’nin alternatifiyiz. Ve göreceksiniz. Menderes’in yaptığını yapacağız, Demirel’in, Özal’ın yaptığını yapacağız. Büyük bir patlamayla geleceğiz. Dip derin dalga var. Tencerenin yıkamayacağı hiçbir iktidar yoktur. Doğalgaz çok pahalı. Türkiye’de hala varoşlar var. Köyler hala problemli. İşsizlik diz boyu. Yetişkin işsizlik yüzde 18, genç işsizlik 30” sözlerini kullandı.

Türkiye’nin iki ihtiyacı, özgür medya ve hukuk

Türkiye’de denetim mekanizmalarının tükendiğini savunan Başkan Yardımcısı Özdağ, aynı zamanda hukukun bağımsız ve objektif olmadığını vurguladı. İyi hakimlerin var olduğunu dile getirirken, onların stratejik konularda baskı altında olduklarını öne sürdü.

Başkan Yardımcısı Özdağ, medyanın özgürlüğüne saygı duyduğunu açıklarken, “Kalemini satmayanlara önünde şapka çıkartıyorum. Medyaya ihtiyacımız var. Hukuk, adaletle buluşursa anlam ifade eder. Devletlerin dini adalettir. Adalet varsa her şey olur. Gelir dağılımında adalet olur, huzur mutluluk olur. Buğra Kavuncu’ya yumruklu saldırı yapıldı, bana, Kılıçdaroğlu’na, Akşener’e yapıldı. Ecevit’e İnönü’ye, Mesut Yılmaz’a herkese yapıldı. 150’ye yakın saldırı oldu. Bu saldırıların hepsi organizedir. Bahçeli’nin dili çok sivridir. Hakikaten adalet olsa, HTŞ kayıtlarıyla hepsinin kaydı olur. Evlerinde oldu, camilerde oldu saldırı sokakta oldu iş yerinde oldu” dedi.

İktidarın karanlığı pembe olarak lanse ettiğini açıklayan Başkan Yardımcısı Özdağ, iktidarı medyayı arka bahçe olarak kullanarak, algılarla Türkiye’yi yönetmekle suçladı. Başkan Yardımcısı Özdağ, “Bakın ne muhteşem zamlar oldu. Şu maaşlarını açıklasın bürokratlar. Fahrettin Altun aldığı maaşları bağışladığını söylüyor. Nereye bağışlıyor? On yerden, on beş yerden maaş alan var” şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilişim