Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Yalova’daki bir serada yaptığı açıklamada, bazı gıda ürünlerinde sabit fiyat uygulamasına geçileceği yorumlarına ilişkin, "Boş işler bunlar. Tanzim satış nasıl işe yaramadıysa, tehditler nasıl işe yaramadıysa, soğan deposu basmak nasıl işe yaramadıysa, KDV indirimi nasıl işe yaramadıysa bu da işe yaramayacak" dedi.

Muharrem İnce, bugün partisinin Yalova İl Başkanı Ertan Şener ile birlikte Yalova’nın Kazımiye köyünde bir serayı ziyaret etti. Muharrem İnce, burada yaptığı açıklamada hükümetin ekonomi politikalarını eleştirdi. İnce, “Ispanak, bir yılda yüzde 133 artmış. Marul bir yılda yüzde 146 artmış. Domatesin üretim maliyeti yüzde 138 artmış. Sadece yakıt giderleri yüzde 400 artmış” diye konuştu. İnce, şunları söyledi:

"Milletle dalga geçmektir"

"Erdoğan diyor ki ‘Pahalıya üretin ama ucuza verin. Benim koltuğum sallanmasın’ diyor. Böyle bir şey mümkün değil. Şimdi bazı gıda ürünlerinde sabit fiyat uygulamasına geçecekmiş. Yağda, unda, ette… Boş işler bunlar. Tanzim satış nasıl işe yaramadıysa, tehditler nasıl işe yaramadıysa, soğan deposu basmak nasıl işe yaramadıysa, KDV indirimi nasıl işe yaramadıysa bu da işe yaramayacak. Sabit fiyatla mazot verebiliyor musun? Sabit fiyatla gübre verebiliyor musun? Sabit fiyatla elektrik, doğal gaz verebiliyor musun? Eğer sen çiftçiye sabit fiyatla yem verebilirsen ette de sabite doğru gidersin. Sabit fiyatla gübre, ilaç, yem, mazot, bunları verirsen sabit fiyat uygulaması olur. Bunları artıracaksın, öbür taraftan ‘sabit fiyatlı et’… Milletle dalga geçmektir.”

Çözümün ahırda, serada, tarlada ve merada olduğunu söyleyen İnce, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ispanağı 500 kilometre taşırsanız onu ucuza yiyemezsiniz"

"Çözüm marketlerde değil. Onları tehdit etmekte değil. Onları ‘stokçu’ diye suçlamakla çözüm olmaz. Onlara mektup yazmakla çözüm olmaz. Çözüm, üretmekte, çiftçiyi köylüyü desteklemekte. Eğer ucuz et yemek istiyorsak geçen gün neler yapacağımızı anlattım. Ucuz sebze, meyve yemek istiyorsak da söylüyorum; çiftçiye yakıt desteği vermek lazım. Seraları yaygınlaştırıp taşıma masrafını azaltmak lazım. Yani siz maydanozu, dereotunu, ıspanağı 500 kilometre taşırsanız onu ucuza yiyemezsiniz. Yakın olacak, yakın. Büyük şehirlerin, metropollerin kenarları sebze üretim merkezleri olması lazım. Bu olmadığı sürece olmaz. İç Anadolu acayip uygundur seracılığa aslında. Belki ısıtma masrafı olur ama soğutma masrafı olmaz. 19 derecenin üstüne çıkmayacağı, altına düşmeyeceği için 19 derece burada esas olunan sıcaklık. Dolayısıyla yaygınlaştırmak ve iç bölgelerde desteklemek lazım. Güneş desteklemek lazım. Su kültüründe üretilecek ürünleri, -marul, kıvırcık, dereotu gibi- metropollere yakın yerlerde üretmemiz lazım. Modern akıllı seralar kurmamız lazım. Sulama ve gübrelemeyi tek elden yönetmemiz lazım. Verimliliği artırmamız lazım. İzlenebilirliği artırmamız lazım. Yapay aydınlatmayı, ısıtma ve soğutma teknolojilerini verimli kullanarak verimi yüzde 100 oranla artırmamız mümkündür.”

Türkiye’nin imkanları olan bir ülke olduğuna da değinen İnce, “Türkiye 300 milyona bakabilecek kapasiteye sahip bir ülkedir. Zengin toprakların fakir çocukları olmak bize yakışmıyor. Derdimiz muhalefet etmek değil. Derdimiz kavga etmek değil. Derdimiz şov yapmak değil. Derdimiz merkezinde, kökeninde, bataklıkta sivrisineği yok etmek” diye konuştu.

Editör: TE Bilişim