Ege Denizi'nde Sisam Adası açıklarında gerçekleşerek İzmir'i vuran depremde 114 kişi yaşamını yitirdi, bini aşkın kişi de yaralandı.

Enkaz kaldırma çalışmaları sürdükçe bilançonun büyüklüğü de gözler önüne serildi.

Depremin merkez üssünün Bayraklı'ya 90 kilometre uzaklıkta olmasına rağmen 50'yi aşkın yıkılması, binlercesinin de hasar görmesi tartışılıyor. 

"Depremin büyüklüğü 6,9, AFAD da güncelledi"

Sözlerine, depremin büyüklüğünün 6,6 değil 6,9 olduğunu belirterek başlayan Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Öğretim Üyesi ve Türkiye Deprem Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ali Koçyiğit, uluslararası deprem istasyonlarının bu veriyi paylaşmasının ardından AFAD'ın da güncelleme yaptığını ifade etti. 

Jeoloji Mühendisi Koçyiğit, Bayraklı'daki binaların yıkılma nedenlerini üç ihtimale bağladı. İzmir'in Bayraklı İlçesi'nin yarısının ovada kaldığını ve zayıf zeminde bulunduğunu belirten Koçyiğit, öncelikle binaların yıkıldığı yerlerde zemin ile yapı arasındaki ilişkinin incelenmesinin şart olduğunu söyledi.

"Zemin özelliği parsel bazında bile değişebilir, neden bir bina yıkıldı, diğeri yıkılmadı diye bakmamalı"

Prof. Dr. Ali Koçyiğit, bir bina yerle bir olurken, yanı başındakinin hasar almamasına ilişkin "Zemin özelliği parsel bazında bile değişebilir, neden bir bina yıkıldı, diğeri yıkılmadı diye bakmamak gerekli" yorumunu yaptı.

"Öncelikle Bayraklı'da zemin ile yapı ilişkisi incelenmeli"

Yerbilimci Koçyiğit, bir kez daha, yıkımların ana nedeninin zemine uygun bina yapılmaması olabileceğini vurguladı:

Bayraklı'nın yarısı yamaçta yarısı ovada. Düz kesim, deprem açısından zayıf zemin, depremin etkisini büyüten zemin. Deprem dalgaları, o zeminden geçerken deprem hızı aniden düşer. Örneğin kaya zemindeki deprem dalgasının hızı sabit ya da sabite çok yakındır. Saniyede 5-7 kilometre arasında. Yer altı suyundan zengin zeminse, hız 200-300 metreye düşer. 10 katı azalma olur, o alan daha uzun süre sarsıntıya uğrar. O zeminde sabit yapı varsa, daha çok sarsılır ve yıkılır. Bayraklı’nın yapısının yarısı zayıf zemin. Yapı ile altındaki zeminin ilişkisine bakmak gerekli, aynı zeminde biri yıkılıyor, diğeri sağlam kalıyor.

"Deprem dalgasının hareket yönü ile geçtiği zemin üzerinde kurulu yapıların, bu dalgaların konumuna göre olması önemli"

Türkiye'de etkin bir yapı denetim sisteminin bulunmadığını savunan Koçyiğit, deprem dalgasının hareket yönü ile geçtiği zemin arasındaki ilişkinin yanı sıra yapıdaki malzemelerin incelenmesinin de şart olduğu görüşünde. 

Koçyiğit şunları söyledi:

"İkinci olasılık şudur; deprem dalgasının hareket yönü ile geçtiği zemin üzerinde kurulu yapıların, bu dalgaların konumuna göre olması önemlidir. Üçüncü olasılık ise yapıyla ilgili ve tamamen inşaat mühendislerinin alanıdır. Yapıdaki malzeme, üst yapı projesi ve temelin dizaynı, yapının kaldırma gücü gibi hesaplamalara bakılmalı. İzmir'deki depremde binaların yıkılmasının gerçek nedeni, bu üç ihtimal değerlendirilerek bulunacak." 

"Bu deprem bizim esas beklediğimiz deprem değil, 90 km uzaklıktaki depremin etkileri"

Yıkılan, ağır hasar alan yapılara bakıldığında depremde kırılmanın Sisam Adası'nın kuzeyinde gerçekleştiğini, yıkımın olduğu Bayraklı'nın ise merkezüssüne 90 km uzaklıkta olduğuna değinen Koçyiğit, "Gölcük depreminde en çok etkilenen yerlerdendi Avcılar. O da uzaktı ama neden bu kadar etkilend? İşte burada zemin ile yapı arasındaki ilişki devreye giriyor. Depremde çıkan enerji (dalgalar) , gök yönü kuzeydoğuya doğru oldu. Seferihisar'da küçük çaplı tsunami oldu ama neden Seferihisar, Orhanlı gibi yerlerde yıkım olmad? Çünkü buralarda 1992 ve 2003 senelerinde 6 ve 5,6 büyüklüğünde deprem oldu. Enerjisini boşalttı, daha önce atlattılar, enerji birimi yok orada, o yüzden yıkıntı Bayraklı kadar yüksek değil" değerlendirmesinde bulundu. 

"Bu deprem bizim esas beklediğimiz deprem değildir" diyen Koçyiğit, cuma günü meydana gelen 6,9'luk sarsıntıda yaşananların ancak 90 kilometre uzaklıktaki bir depremin etkileri olarak değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.

"İzmir Körfezi'nin kuzey kesimi, kaplıca fayın geçtiği yer, 332 senedir enerji biriktiriyor" diyen Ali Koçyiğit, 9 yıl önce çıkarılan yasaya da değindi.

Yapılması gereken kentsel dönüşümün bugünkü şekilde olmaması gerektiğini savunan Koçyiğit, şöyle konuştu:

2011'de yasa çıkarıldı, Türkiye Deprem Stratejisi Eylem Planı. Oradaki raporlardan birinde, Türkiye genelinde depreme dayanıklı olmayan yapıların dönüştürülmesi ifadesi vardı. Ancak kentsel dönüşüm, bugün açıklandığı şekilde değildi. Kentsel dönüşüm, deprem tehlikesi taşıyan alanların dönüştürülmesidir, saece binaların dönüşmesi değildir

 

Editör: TE Bilişim