KAZİM BOZKURT-SON MÜHÜR/Basın sektörü, özellikle Türkiye’de ciddi bir kan kaybı yaşıyor.

Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) 2021 yılının sonunda açıkladığı raporunda, Türkiye basın özgürlüğü sıralamasında, 180 ülke arasında 153’üncü sırada yer alıyor. Aynı raporda,Türkiye’de medyanın yüzde 90’ının hükümetin kontrolü altında olduğu bir diğer detay olarak dikkat çekiyor.

Öte yandan, Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın 2021 verilerine göre, Türkiye’de 34 basın emekçisi cezaevinde bulunuyor.

“Çok zor bir meslek”

İGC Başkanı Gappi, basın sektörü için, bardağın uzun zamandır dolu olduğunu ifade ederken, ekonomik krizin ise bardağı taşıran son damla olduğunu vurguladı. İktidarların, medyaya hakim olma çabasının Türkiye’ye özgü olmadığını açıklayan Gappi, şu sözleri kaydetti:

”İktidarlarda, medyaya hakim olmak ilk yapılan şeydir, fikir özgürlüğünden korkulur. Benim yanımda taraf olsun, yoksa beraraf olur denir. Bu, Türkiye’ye özgür bir şey değildir. Basın sektörünün meselesi, demokrasiyi işletebilmek, fikir özgürlüğünü devam ettirmektir, bunun için ağır bedeller ödenir. Baskılar yaşadık, teknik dönüşümler yaşadık. Her şey çok değişti. 30 yıl içeirsinde bambaşka bir meslek boyutuna geldik. Oturduğunuz yerde her şeyi yapabiliyorsunuz, videoyu oluşturuyorsunuz, haberinizi yazıyorsunuz. Biz, ifade özgürlüğüne, mesleğe duyulan saygıyı özledik. Gazetecilik mesleği, doğrudan kamu yararı olan saygın mesleklerden biridir. Halk adına yaparsınız. Bunun en önemli savaşını veriyoruz”

“Medya demokrasinin yansımasıdır”

İfade özgürlüğünün önemine değinen Gappi, bunun yalnızca bireyin değil, topluma ve ülkeye de zenginlik kazandıracağının altını çizdi. Üretim sektöründe, girdi kalemlerini ürünlere yansıtılabildiğini; ancak, son dönemlerde artan maliyet kalemi ve sektörde yaşanan ekonomik sıkıntıların basın sektöründe başka bir şeye yansıtılamayacağından yakınan Gappi, şunları dile getirdi:

“Ekonominin en oynak olan döneminde, medya ayakta durmakta zorlandı. Matbaalar, üç günde bir fiyat değiştiriyor. Bunu başka alanlarda görüyorsunuz. Firma, kurum ve kuruluşlar bunu üretime yansıtabiliyor. Ancak, medya bunu yansıtamıyor. Her şeye yüzde 100 üzerinde zam var. Burada büyük bir tıkanma noktası var. Medyayı tek başına bırakırsanız, yaşaması mümkün değil. Öncelikle, standartlar, kriterler netleşmeli, basın mesleğini hakkıyla yapanların önü açılmalı. Medya demokrasinin yansımasıdır, ifade özgürlüğü kişiye değil ülkeye topluma zenginlik kazandırır. Bütün anlayışı yeniden ele almamız gerekiyor. Bireyselleşen özünden kopan kopartılan bir sektörüz biz. Çözülmeyecek sorunlarımız yok. Birliktelikleri doğru kuralım yeter”

“Sektöre en son giren, en masum muhabirler bedelini ödüyor

Yazılı basının, Basın İlan Kurumu’ndan destek aldığını, ancak bunun hiçbir şekilde yetmediğini aktaran Gappi, bu ekonomik sıkıntının da sektörün son halkası olan, muhabirlerin bedelini ödediğini anlattı. Gappi, “Günlük basım demek, ciddi maliyet demek. Belli sayıda personel çalıştırmak zorundasınız. Ancak, Basın İlan Kurumu’nun desteği hiçbir şekilde yetmiyor. Böyle olunca da, bedeli en son giren, en masum olan muhabirler ödüyor. Herkes bir şeyden şikayet ediyor, ancak sistemi yeniden nasıl toplarız buna bakmak gerekiyor. Ayrılan kaynak gittikçe azalıyor. Ben de Genel Kurul üyesiyim, ancak bir yıldır toplanamıyoruz. Sorunları yalnızca birbirine anlatan sektör oluyoruz. Çözüm merciileriyle diyalog kurarak, mesleki çözümler üretmek durumundayız”

“Altun’dan doğru haberden ürkülmemesini rica ettik”

Geçtiğimiz günlerde, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’a gerçekleştirdikleri ziyareti değerlendiren Gappi, iletişim sektöründeki zincirin bütünleştirilmesi gerektiğini savunarak, “Halkalar çürükse zincir kuramazsınız. Ne yerel basın bu anlamda güçlenir, ne Ankara’dan talimatını verenler. Basın zincirinin algılarını yeniden kurmak gerekiyor. Habercilik, halka yalnızca gerçekleri, doğruları söyleme mesleğidir. Medya sektöründe, doğru haberden ürkülmemesini rica ettik. Doğru ve gerçek haberleri, saygıyı yeniden keşfetmemiz lazım. Örgütlü yapılar bunun için var. Siz bu sektörün bir parçası olarak, örgütlerle duyurabilirsiniz sesinizi. İyi bir görüşme oldu. Çok detaylı konuştuk. Sektördeki yapılanmayı doğru yapanların önünü açacak çözümleri anlattık. Bu çözümleri yalnızca Ankara olarak duymayın dedik. Çünkü, siz orada düşünüyorsunuz biz yaşıyoruz. Gelin birlikte karar verelim, umarım bu yolda ilerleriz” diye konuştu.

Sürdürülen yarışmalar ve projeler

30 Ekim 2020 tarihinde yaşanan İzmir Depremi’nin ardından, İGC’nin binası da ciddi hasarlar aldı.

Emsal artışı kararının kendileri açısından olumlu olduğunu belirten Gappi, yine de, bina yenilemenin bedelinin ağır olacağını söyledi.

Öte yandan, Avrupa Birliği ile ortaklaşa çalışmalardan, ve çeşitli yarışmalardan bahseden Gappi, şunları iletti:

“İki ayrı projemiz var. Biri Avrupa Birliği ile sürdürdüğümüz ‘Özgür Gazeteci Güçlü Medya”, bu projeyle birlikte 4 buçuk yıllık çalışmalarımız vardı, bazı çalışan arkadaşlarımızı oraya kaydırmıştık. Hollanda’dan da bir proje aldık. Kadın ve LGBTİ+ bireylere yönelik bir proje, bizzat sahada yapılan çalışmaları kapsıyor. Bizim meslekte en önemli sorun donanım eksikliği. Gençler, meslekte yetişemiyor. İşini hakkıyla yapan meslektaşlarımız uzaklaşmaya başladı. İGC, mesleki donanımları korumak için var. Basın Akademisi önceliğimiz oldu. Karikatür yarışmamız var, oradaki çalışmada ifade etmiştim, ‘İzahı olmayanın mizahı olur’ diye. Öyle bir noktaya geldik ki, birçok kişi otosansür uygulamak zorunda kalıyor. Bu kadar hücrelere sirayet eden baskı rejimi olunca, çizgiye bile tahammül kalmamış. Nefes almayı özlemişiz. Diğeri de Hasan Tahsin Gazetecilik yarışmamız. Haber yarışmasına o kadar güzel haberler geliyor ki, moralim yükseliyor gençlerden gelen haberleri okudukça. Benim, her zaman basın sektörüne umutlarım var. Bu meslek bitmez, kabuk değiştirir. Üzeri örtülür, her zaman silkelenir. Toplumun nefes alması, ifade özgürlüğü budur”

Editör: TE Bilişim