Eğitim İş Sendikası İzmir 1 No’lu Şubesi Başkanı Adem Yıldırım TBMM gündemindeki meslek kanununun içeriğinin, öğretmenlerin sorunlarının çözümünden çok uzak olduğunu söyledi. Yıldırım, “Son yıllarda çok defa konuşulup, sonrasında gündem dışına itilen, ara ara kamuoyuyla paylaşılan, hazırladık, hazırlıyoruz denilen öğretmenlik meslek kanunu yeni yıl bitmeden önce TBMM’de alt komisyon gündemine geldi. Tahminimiz o dur ki bugün mecliste bu meslek kanunuyla ilgili görüşmeler başlayacak” dedi. Yıldırım şöyle devam etti:


Birçok önemli konu yasada yok


“ Olaya şu açıdan bakmak gerekiyor. Öğretmenlerin meslek kanuna ihtiyacı var mı? Evet, öğretmenlerin meslek kanununa ihtiyacı var. Peki şu an mecliste bugün görüşülecek meslek kanunu öğretmenlerin ihtiyaçlarını karşılayacak ölçüde mi? Biz taslağı incelediğimizde bununla karşı karşıya gelmediğimizi gözlemledik. 12 maddeden  oluşan, çok hızlı bir şekilde hazırlanmış, sanki sohbet havasında ortaya konulmuş bir meslek kanunu.”


8 Bakan değişmiş


Egitim İş sendikası İzmir 1 No’lu Şubesi Başkanı Adem Yıldırım, ülkemizde 2002-2022 yılları arasında 8 defa bakan değiştiğini de anımsattı. Yıldırıl şöyle devam etti:
“Yıllar içerisinde eğitim sisteminde defalarca oynanmış. Her seferinde reform, yenilik olarak karşımıza konulmuş ama her seferinde ondan vazgeçilmiş. Eğitim kurumları yöneticiliği defalarca değiştirilmiş. Yapboz tahtasına dönüştürülmüş bir eğitim sistemiyle karşı karşıyayız. Son tasarıda sayın Cumhurbaşkanı’nın açılış konuşmasında müjde olarak kamuoyu ile paylaştığı uzman öğretmenlik ve baş öğretmenlik var. Öncelikle öğretmenlik zaten uzmanlık gerektiren bir meslektir. Öğretmenler, öğretme mesleğini en iyi yapabilecek kişiler içerisinden seçilir. Hepimiz göreve başladığımızda uzman statüsüyle başlarız. Meslekte 10-20 yılını dolduranları teorik bir sınava tabi tutup başarılı olanları uzman, başarısız olanları da öğretmen olarak nitelendirip yeniden bir ayrışmaya gerek yok.”


Tehlikeli ayrımcılık
Egitim İş sendikası İzmir 1 No’lu Şubesi Başkanı Adem Yıldırım,  bu tasarıdan sonra yaşanabilecek tehlikeyi şu cümlelerle açıkladı:
“ Bakın tehlikelerden birisi şu. Diyelim ki; sizinle ben aynı gün sınava girdik. Siz başarılı oldunuz ben başarısız oldum. Peki;  yarın veli çocuğunu hangi öğretmene vermek isteyecek? Bu durumda öğretmen seçmeye başlayacak veli. Peki taslağın içerisinde öğretmene yönelik şiddeti önleyecek herhangi bir önlem var mı? Yok. Türkiye’de belli meslekler ile ilgili meslek kanunları var. Onlar kaçar maddeden oluşuyor bakalım. Türk Silahlı Kuvvetleri personel kanunu 210 maddeden oluşuyor, hakimler savcılar kanunu 122 madde, Türk Tabipler Birliği 66, Avukatlık Kanunu 201 madde, öğretmenlik meslek kanunu ise 12 maddeden oluşuyor. “


3600 ek gösterge yok


Eğitim İş sendikası İzmir 1 No’lu Şubesi Başkanı Adem Yıldırım, kanun taslağında 3600 ek göstergenin bile yer almadığına işaret etti şöyle konuştu:
“Mesela 3600 ek gösterge neden meslek kanunun içinde bir madde olarak yer almıyor da; seçim vaadi olarak karşımıza çıkıyor? Mesela özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmen arkadaşlarımızın sorunu çözecek bir madde var mı? Vergi dilimleriyle ilgili düzenlemeye gidilebilirdi ve %15’e sabitlenebilirdi. Tüm öğretmenlerim maaş karşılığında girmek zorunda olduğu ders saatleri farklı. Sınıf öğretmeni haftada 18 saat, branş öğretmeni 15 saat, meslek öğretmeni 20 saat derse giriyor. Bununla ilgili düzenleme ve eşitlik ilkesi gelebilirdi. Eğitim öğretime hazırlık ödeneğinin bir maaş tutarında düzenlenmesi olabilir miydi? Bu da yok içerisinde. 5 Ekim dünya öğretmenler gününde ya da, 24 kasım öğretmenler günüde birere maaş ikramiye olabilirdi, bu da yok. Yiyecek yardımı, yol yardımı işin içine koyulabilirdi ancak bu da yok. Yıpranma payıyla ilgili bir madde yok. Dolayısıyla yaptım oldu bittiye getirilen bir meslek kanunu ortada var. Umarım iyileştirmeler yapılır ya da bu meslek kanunu geri çekilir.”

Pandemide eğitimin yeni dönemi

Eğitim İş sendikası İzmir 1 No’lu Şubesi Başkanı Adem Yıldırım, eğitimde ikinci döneme gelirken yaşanan sorunları da anlattı. Yıldırım konu hakkında şunları söyledi:
“Hala covid-19 sürecini yaşıyoruz ve günlük vaka tabloları endişe verici boyutta ilerlemeye devam ediyor. Pandeminin başında alınan okulların kapanması kararı doğruydu. Ancak sonrasında bütün dünya okulları açarken biz her yeri açıp okulları bir yıl daha kapattık. Kendi içerisinde uzaktan eğitim çok kaotik bir duruma dönüştü. Neydi sorun? Teknolojik altyapımız buna hazır değildi, çocukların ulaşılabilirliği yeterli değildi, yine öğretmen arkadaşlarımızın ihtiyaçları giderilmedi. Peki 2021-2022 eğitim yılında 6 eylülde yüz yüze eğitime başladığımızda biz iyi ki dedik. Çünkü uzaktan eğitim bizim ihtiyaçlarımıza cevap vermiyordu. Çocuklarımıza ulaşamadık. Tamamen  kayıp bir 1.5 yıl olarak gözlemliyoruz. Ama biz bu 1.5 yıl içerisinde Bakanlığın doğru önemleri almasını bekleyerek evde durduk. Neydi bu? Derslik ihtiyacımızın giderilmesi, havalandırma sorununun çözülmesi, hijyen sorununun çözülmesi, hijyen koşullarını sağlayacak yardımcı personel sayımızın artırılması gibi bir sürü başlık sıralayabiliriz. Biz okula döndüğümüzde bunların hiçbirinin karşılanmadığını gördük.”

Sadece 15 bin atama


Eğitim İş sendikası İzmir 1 No’lu Şubesi Başkanı Adem Yıldırım, eğitim alanında halen 140 bin öğretmene ihtiyaç olduğunu, son olarak 15 bin öğretmen ataması yapıldığına da işaret ederken, bu sıkıntıyı şöyle dile getirdi:
“Milli Eğitim Bakanlığı ihtiyacı nasıl gideriyor? Ücretli öğretmenlikle gideriyor. Kapılarda güvenlik görevlilerimiz hala yok. Dolayısıyla 1. Dönem çok kaotik bir yapıda geçti ve tamamlandı. Tek güzel uygulama ne olursa olsun okulları kapatmamaya özen gösterdiler. 
Aralık ayına kadar açık tuttuğumuz pençelereler, kapılar soğuk havadan dolayı kapanmaya başladı. Bu sebeple karantinaya alınan sınıf sayısı arttı. Sayın bakan geçenlerde açıklama yapmış, tatili uzatmayacağız, yüz yüze eğitimden yanayız diyor ama hala bizim gözlemlediğimiz, okullarda salgın sürecine ait eğitim öğretim faaliyetlerinin oluşmadığı yönünde. Yani kaderine terkedilmiş durumda. İkinci boyutu da şu. Maskeyle ders dinlemek, ders anlatmak çok zor. Ders sürelerinin ivedilikle en azından salgın sürecinde geçerli olmak üzere 30 dakikaya düşürülmüş olması gerekiyor dedik. Bir çocuğun sadece kendi havasını soluyarak bütün günü geçirmesi çok zor.”


Kaygıları giderilmiş öğretmen olmalı


Eğitim İş sendikası İzmir 1 No’lu Şubesi Başkanı Adem Yıldırım, vatandaşlar gibi öğretmenlerin de ekonomik kaygılar altında ezildiğini söyledi. Yıldırım verimli bir eğitimcinin bu kaygılardan uzak olması gerektiğini de belirterek, şöyle konuştu:
“Emeğiyle, alın teriyle yaşama savaşı veren insanların koşulları iyi değil ki öğretmenlerin iyi olsun. Ücretli öğretmen, kadrolu öğretmen gibi ayrımlar devam ediyor ve ücretli öğretmenlerin biz nasıl yaşadıklarını hayretle izliyoruz. Burada asıl önemli nokta şu. Enflasyonun bu kadar arttığı, hayat pahalılığının yükseldiği, gıdaya ulaşmakta zorluk çektiğimiz bu süreçte bizim gibi emeğiyle geçinenlerin ne yazık ki TÜİK’’in açıklamış olduğu enflasyon rakamlarına mahkum edildiğini gözlemliyoruz. 2021yılı enflasyon rakamları %30.6 olarak TÜİK tarafından açıklandı. Bizim Birleşik Kamu İş Konfederasyonunun yaptırdığı araştırmaya göre de 2021 yılı enflasyonu yüzde 70’in üzerinde, bağımsız kuruluşların  yapmış olduğu enflasyon rakamları yüzde 80’in üzerinde. Neden TÜİK’in açıkladığı rakamlar bizim için önemli? TÜİK açıkladığı için maaşlarda enflasyondan doğan farklar teslim ediliyor. “


Çocuk İşçilik ve Meslek Okulları


Eğitim İş sendikası İzmir 1 No’lu Şubesi Başkanı Adem Yıldırım, Meslek Liseleri içerisinde oluşturulan Meslek Eğitim Merkezleri’nin yapılanmasının sağlıksız sonuçlar getirdiğini de söyledi. Yıldırım, okuldan ayrılmak zorunda kalan çocukların meslek kazanması amacıyla yapılan bu merkezlerin meslek liselerini yok ettiğini ve devlet eliyle çocuk işçiliği teşvik ettiğini söyledi. Yıldırım şunları söyledi:


“Ben 25 yıllık öğretmenim, 25 yıl önce gerçekten bu ülkede meslek liseleri “memleket meselesiydi”.. Meslek liselerinin bazı bölümleri sınavla öğrenci alırdı ki, o sınavla öğrenci alınan bölümler o ilin en iyi okuluyla neredeyse başa baş yarışırdı. Çok iyi yetiştirilmiş öğrenciler mezun olurdu, kimisi daha mezun olmadan iş hayatını garanti altına alırdı. Yani firmalar o öğrencileri bünyesine almak için çabalardı. Üretmek zorundayız. İstihdam yaratmak için meslek liselerinin önünü açmak gerekiyor ama son 20 yılda alınan yanlış kararlar, bunlar birisi 4+4+4 eğitim modeline geçmekle birlikte ne yazık ki meslek liseleri sınava girip başarılı olamamış öğrencilerin gitmek zorunda bırakıldığı yerler haline döndü. TÜİK bir açıklama yaptı; lise çağındaki çocukların yüzde 50’si eğitimde yok. Nerede oldukları bilinmiyor. Yani 15-19 yaş arasındaki 6 milyon 241 bin öğrenci ne istihdam da ne de eğitimde. Açık liselerde okuyan öğrenci sayımız 1 milyon 452 bin 331’i buldu. Bunlar gerçekten endişe verici rakamlar. Biz 4+4+4 eğitim sistemi getirildiğinde aslında buna dikkat çekmiştik. Siz zorunlu eğitimi 8 yıla indiriyorsunuz ve çocuk işçiliğinin önünü açacaksınız demiştik. Nitekim haklı çıktık.”


Editör: TE Bilişim