İzmir Ekonomi Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen, İzmir İktisat Kongresi’nin yıldönümünde; o döneme ait tarihe not düşülen sözleri ve yaşanan gelişmeleri ve bugüne yansımalarını Son Mühür TV’de Haber Aktüel Programı’nda izleyicilerle paylaştı.

Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen, “hâlâ kadınlara oy kullanma hakkı verilmeyen ülkeler var. Bu ülkelerde kadınlara oy kullanma hakkı verildiğinde manşetlere çıkıyor. Hatta ”bilmem ne ülkesinde kadınlar artık araba kullanabilecek” haberleri dünyanın önde gelen haber kanallarında birinci sıradan haber olarak bile verilebiliyor. Allah Allah… Bizim 1920’li yıllarda kadın savaş pilotumuz var. Sabiha Gökçen’imiz var. Bu ülkede o yıllarda kadın uçak kullanıyor. Aradan geçmiş bir asır kadın araba kullanabiliyor’ diye flaş haber yapılıyor. Yani bu durum eşyanın tabiatına aykırı. Hukukla yasa arasındaki farkı bilmeyen toplumlara yasalar hukuk diye yutturulabiliyor” dedi.

Prof. Küçüközmen’in, programın sunucusu Semra İğtaç ile yaptığı özel sohbette Atatürk’ten sözler ve anılar ile İktisat Kongresi tarihinden paylaştığı önemli notları sizler için derledik:

Prof. Dr. Küçüközmen’in görüşlerinden önemli kesitler;

- “İktisadi bağımsızlık önemli. Borç alan emir alır, dolayısıyla güçlü olmanız gerekiyor. Atatürk dönemine baktığımızda görüyoruz ki, tek bir gün bile boşa harcanmamış, boş bir kelime bile edilmemiş, gereksiz bir diyalog yapılmamıştır. İzmir İktisat Kongresi’nin yapıldığı tarih ve olduğu an ilginçtir. Öncelikle şunu söylemek istiyorum bu kongre 17 Şubat 1923 tarihinde toplanıyor. Kongreden bu yana 97 yıl geçti, 98’inci yıla girdik. Kongrenin önce Karataş’ta bulunan İttihat ve Terakki Merkezi’nde yapılması plânlanmış ancak yetersiz geleceği düşünülerek Gümrük civarında 2. Kordon’da bulunan ve daha önce Osmanlı Bankası’nın deposu olarak kullanılan Hamparsumyan Han, Kongre yeri olarak belirlenmiştir. Bu binanın 7 bin kişiyi alacak kadar büyük olduğu ifade edilmektedir. Şimdi burada otopark ve anısına dikilen bir anıt var. Korunabilir miydi o günün anısına... Bugün itibari ile bunu tartışmanın bir anlamı yok ama Gazi Paşa’nın burada yaptığı konuşması çok önemli. Bu kongrenin aslında adı Türkiye İktisat Kongresi’dir ve İzmir’de toplanıyor bu Kongre’nin İzmir İktisat Kongresi olarak hafızalarda kalmasına neden oluyor. Bu Kongre çok önemli. Çünkü Türkiye Kurtuluş Savaşı sonrasında neticede Türk bayrağı göndere İzmir’de çekmiştir. Hasan Tahsin önemli bir figürüdür bunun. Bağımsızlığın tohumlarının atıldığı yerdir ve İzmir neticede İzmir kurtuluştur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk açılış konuşmasında aynen şöyle bir ifade kullanıyor: “Efendiler, görülüyor ki bu kadar kesin yüksek ve başarılı bir askeri zaferden sonra dahi bizi sulha kavuşmaktan alıkoyan neden doğrudan doğruya iktisadi sebeplerdir, iktisadi anlayıştır. Çünkü bu devlet ekonomik egemenliğini sağlayacak olursa o kadar kuvvetli bir temel üzerine yerleşmiş ve yükselmeye başlamış olacaktır ki artık bunu yerinden kımıldatmak mümkün olmayacaktır. İşte düşmanlarımızın hakiki düşmanlarımızın olur diyemedikleri bir türlü kabul edemedikleri budur.”

“HALKIN SESİ HAKK’IN SESİDİR”

- “Ulaşım araçlarının kıtlığı ve ulaşımın zorluğu döneminde bu insanlar memleketin dört bir yanından İzmir’e geliyor. Atatürk büyük kısmı tüccar, sanayici, işçi ve çiftçilerden oluşan temsilcilere hitaben diyor ki; ‘Kılıç ile fütuhat yapanlar yani savaş gücüyle fetih yapanlar, saban ile fütuhat yapanlara mağlup olmaya terki mevki etmeye mecburdurlar. Saban, üretim ve emek kılıca galip geliyor diyor. Ve bu cümleyi kullanıyor. Arkadaşlar sizler doğrudan doğruya halk sınıflarını temsil eden bir gruptan geliyorsunuz. Onlar tarafından seçilmiş olarak geliyorsunuz. Bu itibarla milletimizin emellerini ve ihtiyaçlarını ve elemlerini yakından biliyorsunuz. Sizin vereceğiniz öneriler doğrudan doğruya halkın sesi gibi olmuş olur. Zira halkın sesi Hakk’ın sesidir.’

‘İZMİR’DE BİR KONGRE DAHA YAPILMALI”

- “İzmir’de bir iktisat kongresi daha yapılmalı. Teması dijital ekonomi ve inavosyon olabilir. Şimdi bu konu önemli. Zira “yabancı sermayeye çok takmış durumdasınız” diyebilirsiniz bana ama durum öyle değil. Atatürk’ün kongredeki konuşmasında çok anlamlı sözler var… Diyor ki “yabancı sermayeye karşı değiliz, bizim emeğimizle sermayelerini birleştirsinler, gelsinler, çalışsınlar, otursunlar karşılıklı fayda elde edelim”. Geçmişe atıfta bulunarak şunları söylüyor: “Geçmişte tanzimat döneminden sonra ecnebi sermayesi müstesna bir mevkiye malikti. Devlet ve hükûmet ecnebi sermayenin jandarmalığından başka bir şey yapmamıştır. Her yeni devlet gibi Türkiye buna muvafakat edemez. Burasını esir ülkesi yaptırmayız.”

‘BAĞIMSIZLIĞI KARIŞTIRMAMAK LAZIM”

- "Niçin djijital ekonomi ve inovasyon kongres? “Bugün bir cep telefonunun fiyatı 15 bin lira diyelim. Pandemi döneminden önce domatesin tarladaki fiyatı ne kadard? 50 kuruş, 1 lira değil m? 15 bin liraya kilosu 1 lira olduğunu varsayarsak ne kadar domates alabiliyoru? 15 bin kilo falan değil m? 15 ton domatesi bir kamyona yüklesek...' Bakın bir cep telefonu 15 ton domates. Peki o kamyonu tamamen bir cep telefonu ile doldurursak kaç telefon alır ve fiyatı ne kadardı? İki kamyon var, birinde bir domates diğerinde bir teknoloji yatıyor. Kapatın aradaki açığı buyurun kapatın. Yani telefonu yiyemezsiniz ama domatesi yeriz diyebilirsiniz ama neticede örnek vermeye çalıştım...  Buradan devam ediyorum. Atatürk’ün Meclis açılış konuşmaları başka bir dünya, hayranlık uyandıracak tarzda bizzat kendisi tarafından kaleme alınmış...… O kadar nitelikli bir anlatım ki, herşeye değiniyor, sağlık... sosyal yardım işleri… adalet işleri... ekonomi... bayındırlık... eğitim... Bu konuşmalarda millet iradesini oluşturan çeşitli parametler var. Millet iradesi ekonomik bağımsızlığın en önemlisi. Ve sizin ekonomik olarak güçlü olabilmeniz için güçlü bir para finans sistemine sahip olmanız gerekiyor. Bizim bankamız Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası... Bakın cumhuriyeti yazmaz. Cumhuriyet yazar. Yani o cumhuriyetin bankasıdır. Bununla bile Türkiye’nin bağımsızlığının ne kadar önemli olduğunun altı çizilmiştir. Bağımsızlık demek başına buyrukluk demek değildir. Bağımsızlık demek kararlarını siyasi iradenin etkisi altında kalmadan alan ama yaptığı her şeyin sorumluluğunu taşıyan ve hesap veren anlamında bağımsızlık demektir. Yani ben seni bağımsız olarak bırakıyorum. Bugün aynı şey öğrenciler ve veliler arasında da olmalı. Öğrenci bağımsız olmalıdır. Ama dersini çalışacak, notlarını tutacak, öğretmenini dinleyecek, neticede öğrenecek ve kendini geliştirecek... Ama bu noktada durumunu benimle paylaşacaksın, alacağın kararları benimle istişare edeceksin... Ben seni yönlendirmeyeceğim ancak sen de sorumluluklarının farkında olacaksın. Ve sonuçta karneyi aldığında hesap verebilir olacaksın.  Bu önemli bir nokta çünkü biz bağımsızlığı bazen başına buyruk olmakla karıştırabiliyoruz. “

ATATÜRK’ÜN MÜKEMMEL DEVLET ADAMLIĞI

- "Türkiye üzerinde emelleri olan ülkeleri de burada çok iyi anlıyorum. Öyle bir yenilgi tattılar ki hepsinin hevesleri kursaklarında kaldı. Hazmedemediler. Daha sonra bunu zamana yayarak hesabını sormaya kalktılar. Ege’de,  Boğazlarda bir takım hükümranlık hakkı iddia etmeye kalktılar. Keza Akdeniz’de de hükümranlık hakları iddiaları öne sürdüler... Bu çerçeveden baktığınızda düşmanlarının hazmedemeyeceği bir başarıya imza attı Mustafa Kemal ve silah arkadaşları…  Önemli bir nokta da AB tarafından başımızı ağrıtan hukuk konusu. Bize siz hukukla değil yasalarla yönetilen bir ülkesiniz yakıştırması yapılıyor. Bunun örtük suçlamanın karşısına çok şiddetli çok güçlü bir argümanla çıkmamız gerekiyor. Aslında örtük olarak bize yönlendirilen en önemli şey hukuk reformunun yapılmadığı ve hukuk altyapısının zayıf olduğu. Şimdi bunun şifreleri de Atatürk’ün meclis konuşmalarında mevcut... Bakın burada Atatürk’ün devlet adamlığı ile ilgili çok açık bir şey söylemek istiyorum. Annesi Zübeyde Hanım vefat edince mezar taşına daha önce yazılan kalabalık lafların kaldırılmasını ve sadece ‘burada Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım yatmaktadır’ yazılsın diyor. Yani sadece benim annem olduğunu yazın oraya diğer bütün ünvanları kaldırın diyor. Ama mütevaziliğinin çok daha ilginç bir örneği var. İş Bankası ile ilgili. Kurulduktan sonra hesap cüzdanı hediye ediliyor Atatürk’e ve diyorlar ki; bir numaralı bu hesabı size verdik diyorlar. Atatürk kabul etmiyor. 1 numaralı hesap meclisin olsun diyor bana 2 numaralı hesabı verin diyor. Yani kendini meclisin üzerinde görmeyen bir devlet başkanından bahsediyoruz. Bu devlet başkanı o ülkenin kurucusu. Yani o ülkeyi adeta yoktan var eden bir insan böyle söylüyor.”

 

Editör: TE Bilişim