Bölgenin Tek Radyosu Radyo Ege siyasetin de nabzını tutmaya devam ediyor. Radyo Ege’de Balamir Yıldız’ın sunduğu Yol Saati siyaset alanında uzman olan, kamuoyu araştırmacısı ve Siyasal İletişim Uzmanı Dr. İbrahim Uslu açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin Suriye’de Esad yönetimiyle dolaylı yollardan görüştüğünü söyleyen Uslu, doğrudan görüşmelerin başlamasının süreci hızlandıracağını söyledi. Uslu şunları kaydetti: “Türkiye Suriye’yle uzun zamandır görüşüyor. Doğrudan görüşme olmuyor belki ama Astana süreci vesaire üzerinden Rusya ve İran üzerinden daha doğrusu Suriye’yle konuşuluyordu. Bunun dışında istihbarat örgütlerinin de konuştuğu da en üst seviyede zaten dillendirildi. Suriye’deki bir sorunu çözmek istiyorsanız, bunu Suriye’yi görmezden gelerek yapamayacağınızı Türkiye aradan geçen yıllar içinde öğrenmiş oldu. Zaten artık hiç kimsenin Esad’ın gideceğini falan da beklediği yok. Sisteme yeniden hakim oldu, dolayısıyla önümüzdeki süreçte orada kalıcı olduğunu biliyoruz. Suriye’nin büyük bölümünü zaten kontrol ediyor. Dolayısıyla da Esad olmadan bir çözüm üretemiyorsunuz fakat Türkiye’nin burada temel sorunu şu: Türkiye belki göçmen meselesinde, Esad’la birlikte çalışmak zorunda ama özellikle PYD/YPG meselesinde Esad’la konuşsa bile sorunu çözemiyor. Niye? Çünkü PYD’nin, YPG’nin kurucusu bizzat Amerika Birleşik Devletlerinin kendisi. Rusya’da buna çok fazla itiraz etmiyor, Amerika’nın oraya yerleşmesine ve oraya 10 binin üzerinde TIR’la silah mühimmat yardımı yapılmasına, desteklenmesine, onların eğitilmesine falan, hiç birine itiraz etmedi. Öyle olunca, Rusya’nın da bir zımni desteği söz konusu. Bu durumda sadece Esad’la, oradaki mevcut yönetimle görüşerek bu meseleyi çözemiyorsunuz. Türkiye’nin Amerika’yla uzlaşabilmesi gerekiyor. Fakat Amerika’da bu konuda ısrarlı ve Türkiye’nin terörist diye nitelediği bir yapıyı desteklemeye devam edeceğini zaten her platformda ve her fırsatta dile getiriyor. Bu sorun aslında Türkiye’nin önünde daha büyük bir sorun olarak duruyor. Türkiye’nin son günlerde yaptığı operasyon da aslında PYD/YPG’ye yönelik bir operasyon. Biz orda artık İŞİD’e falan müdahale etmeyeceğiz çünkü en azından bizi ilgilendiren bölümlerde İŞİD falan kalmadı, temizlendi. O yüzden de velev ki konuşsak bile Suriye sorunu önümüzde durmaya uzun süre devam edecek. Esad’la konuşsak bile Türkiye’de yaşayan, kendine yeni bir hayat kuran, burayı kendine yurt edinmiş insanları yine buradan göndermek, umduğumuzdan biraz daha zor olacak. O yüzden de Türkiye’nin konuşması gerekiyor ama konuşmaya başladığımız anda Suriye’deki sorunların çözülecek beklentisi içinde de olmamak lazım. Esad’da o topraklarının bir kısmının bir başka federatif bile olsa bir başka yapının kurulmasını istemiyor. 2017 yılında Rusya, Suriye için yeni bir anayasa önerisiyle ortaya çıktı, Dışişleri Bakanı Lavrov bizzat kendisi açıkladı. Oradaki anayasa taslağında Suriye’nin kuzeyi için özerk bölge kavramı geçiyor. Fakat bu bir siyasi ya da yönetsel özerklik değil, kültürel özerklik olarak zikredilmişti. Henüz o anayasa hayata geçmedi. Suriye’deki güçler gerek ülke içinde gerek dışında bu anayasayı tartışıyorlar ancak daha bir uzlaşı görmedik çünkü anayasa reformu henüz başlamadı. Rusya’da orada bir özerk bölge kurulmasına sıcak baktığını göstermiş oldu. Sorun gerçekten büyük, Suriye’yle Türkiye’nin artık doğrudan konuşabilmesi lazım. Aracılar vasıtasıyla görüşmek hızlı yol almamızı engelliyor ama velev ki görüşsek bile sorun hala önümüzde durmaya devam edebilir niye? Çünkü o sorunu koruyan, besleyen ve arkasında duran ABD’nin kendisi ve Rusya. Onlarla da bizim PYD/YPG konusunda uzlaşabilmemiz lazım”

Tayvan ve Çin arasındaki gerginliği Amerika’nın körüklemediğini, aksine bölgede zaten yıllardır bir kriz olduğunu söyleyen Uslu, “Bu çip meselesi gerçekten dikkate alınması gereken bir konu çünkü, dünyadaki bütün kritik ürünlerin üretilebilmesi için o çipe ihtiyaç var. Enteresan biçimde çip üretiminde sahip oldukları hammaddelerle etkili olan dört tane ülke var. Bir Ukrayna, öbürü Rusya, diğeri Çin, dördüncüsü de Tayvan. Üçüncü dünya savaşı bekleyenlerin, beklentilerini haklı çıkartacak gelişmeler yaşanıyor hatta önce Tayvan, Çin işgale hazırlanıyor diye bir açıklama yapmıştı. Birkaç gün sonra Çin, bunu yalanlamak yerine Tayvan’a barışçı yollarla birleşme hatta daha önce Hong-Kong’da olduğu gibi Çin’le birleşilmesi ve ekonomik özerklikler ve özel hukuki statüler verebileceğini de söyledi. Eğer böyle bir birleşme olmazsa askeri güç kullanarak Tayvan’ı işgal edebileceğini de söyledi. Çin bu anlamda niyetini gizlemiyor ya benimle kendi rızanla birleş, ya da ben askeri gücüme başvurabilirim diyor ve o gün bugündür ada abluka altında ve orada bir uzlaşmanın görünmesi kolay görünmüyor. Bu arada Amerika tahriklerine devam ediyor. Pelosi’den sonra bir kongre heyeti yine Tayvan’ı ziyarete gitti. Tayvan’a bir destek mesajı veriliyor burada. Amerika bu kışkırtmayı yapmasa bile Çin, uzun zamandır Tayvan konusundaki niyetlerini uzun zamandır söylüyordu. Ateş yoktu da Amerika ateş yaktı diyemeyiz ama yanan ateşe benzin dökmüş oldular. Bu sürecin nasıl sonuçlanacağını tahmin etmek en azından benim açımdan güç. Bir taraftan Rusya bir savaşın içindeyken Çin’i de bir savaşa dahil etmek dünyanın bütün güvenliğini tehlikeye atmak anlamına gelebilir. Bir taraftan ekonomik mücadele, bir taraftan silahlanma yarışı, öbür taraftan askeri rekabet bu gerilimin dibinde yatan temel sebepler. Dünyayı artık rahat huzurlu günler beklemiyor. Bunu söyleyebiliriz” dedi.  

Zaman zaman Türkiye ve Yunanistan arasında yaşanan gerginliklere de değinen Dr. İbrahim Uslu, “Ege zaten hiçbir zaman uluslararası siyaset anlamında huzurlu ve güvenli bir yer olmadı. Evet sıcak bir çatışmaya da hiçbir zaman dönmedi. Bütün Avrupa için son derece keyifli, cazip bir tatil bölgesi, aynı zamanda askeri ve politik bir gerilimin de odağı. Her iki ülke bu güne kadar gerilimi belli bir seviyenin üzerine çıkarmadılar. Ben yine de çıkacağını sanmıyorum. Ama görülüyor ki Yunanistan bu aşırı iddialarından vazgeçmediği sürece Ege bir barış denizi de olmayacak” ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilişim