Bilim; tüm insanlığındır, özgürce gelişmelidir, gelişebilmesi için önü açılmalı, teşvik edilmelidir. 12 Eylül faşizmi ile iki adım ilerinin bir adım gerisi yaşanmıştır, mehter marşı kıvamındaki demokrasimizin. Bilim de payını bir güzel almıştır bu süreçten.

Yaklaşık 20 yıldır maalesef bilim özgürleştirilmemiştir. Bunda bir kasıt yoktur, diye iyimser olmaya çalışıyorum; ama açılan onlarca İlahiyat Fakültesi dekanlarından birinin ağzından dökülen inciler öyle demiyor: “ Biz gece vakti işi bitirir ertesi gün işe gideriz bilin istedim. Kime diyor bun? Boğaziçi Üniversitesi protestolarındaki öğrencilere ve öğretim üyelerine. Neyse konumuz, kin ve nefret değil, geçelim bunu.

AKP GÜÇLÜ BİR HİKAYE YAZAMADI

Bilimin önünü açamayan, destekleyemeyen AK Parti güçlü bir hikâye yazamamıştır, bu doğrultuda. Hedefler konulmuş, ancak sonuçlandırılamamıştır, havada kalmıştır. Bunlar nedi? Ne olacak, elini körü: yerli otomobil 10 yıldır yollarda, henüz durdurulamamıştır. Başka n? Yerli uçak yapılacaktır ama 10 yıldır göklerdedir, indirilememiştir. Ben demiyorum bunu, Yeni Şafak diyor. Ee daha dah? Şimdi de yerli uzay aracımız Ay’ı hedeflemiştir. “Ya Hak”  diyerek atılan Bilal'in oku misali yol almaktadır. 2023'te hedefi şaşmaz, umuyoruz. Yoksa 2071 mi olacakt? Atma Recep, din kardeşiyiz. Yahu biz bize güleriz, bir tarafımızla da; dünya bize güler, ona yanarız.

 Ar-Ge’ye önem vermez, bilimi özgürleştirmezsek sittin sene daha bir elimiz alnımızda şapka tarağı gibi kah yollara, kah göğe bakar bakar ağlarız.

O halde ne yapılmalıyd? Bilimin önü açılmalıydı elbet, sadece. 

Neler olabilird? En başta aşı ülkemizde üretilebilirdi. Bundan eminiz. Nereden mi biliyoruz, Almanya'ya göç eden Türk Bilim insanlarından, Uğur Şahin ve eşi Özlem Türeci'den. Araştırmalarını ülkemizde yapabilirlerdi; aşıyı bizzat biz üretmiş olabilirdik. Sadece bu iki güzide evladımızdan bahsetmiyoruz elbet. Ülkemizde kendini geliştirecek uygun bir üniversite ortamı bulamadığı için yurt dışına çıkan, eğitimini tamamladıktan sonra bu topraklara, ana yurtlarına dönmeyi düşünemeyen binlerce bilim insanımız var, diyoruz. Örnekleri çok yani.

BİLİMİ ÖZGÜRLEŞTİRMEK İÇİN ÖNEMLİ ADIM

Bilimi özgürleştirmek için ilk adım, üniversitelerin kendi bünyelerinde özerk olmalarıdır. Kendi kendilerini yönetebilecekleri, demokratik bir iklimde yaşamalılar. Boğaziçi Üniversitesi bir mihenk taşı olsun örneğin. Atanmış rektör, geri çekilsin. Üniversite kendi rektörünü, yöneticisini seçsin. Bu bir bahar işareti olur. Tomurcuk patlasın, tüm ülkeye yayılsın özgürlük, bilimin önü açılsın.

Üniversitelerde nicelik değil, nitelik olmalı. 207 üniversite açmak, nicelik yönünden gelişmek yerine, kaliteli eğitim-öğretim ile niteliksel büyüme gerçekleşmeli ülkemizde. Buna örnek köklü üniversitelerimiz var elbette, gençlerin girmeye can attığı. Bunları çoğaltalım, önlerini açalım, özgürleştirelim.

Aşıyı da buluruz, uzaya da çıkarız.