Yayınladıkları enflasyon rakamlarıyla iktidarın tepkisini üzerimde toplayan ENAG haftalık ekonomik analiz raporunu yayınladı…
İşte o rapor…
Geçtiğimiz hafta küresel piyasalarda gelen haber akışları nedenli volatilitesi (oynaklığı) yüksek bir finansal piyasalar seyri gözlemlendi. ABD’de Nisan ayı tüketici enflasyonu beklentilerin üzerinde geldi (beklenti yıllık %8,1 iken gerçekleşen %8,3 oldu). Çin sanayi verilerindeki düşüş ülkede korona vakalarının artması ile aynı anda gerçekleşti ve deniz lojistiğinde yaşanan etkilerden dolayı da perakende satışlarının da düşmesine neden oldu. Dolayısıyla hem borsalarda hem de emtia piyasalarında karışık bir seyir oluştu. Petrol fiyatlarında aylık raporlarımızda da belirttiğimiz üzere 100 dolar üstü seviyenin kalıcı olduğu hususu ve bunun enerji maliyetlerine olan arttırıcı etkisinden dolayı küresel enflasyonunun yükseleceği sentezimiz ekonomik verilerle kanıtlandı. Ayrıca gıda fiyatlarında yaşanan artışlar (özellikle buğday tarafındaki gelişmelerde) uzun vadede gıda güvenliği konusunda daha da dikkat çekici bir hal aldı. Dolar endeksi FED’in para politikalarındaki daraltma önlemleri ile birlikte 104 seviyelerinin üstüne çıktı. Küresel enflasyona karşı rezerv para teorisi olan ‘’Modern Money Theory’’ (Modern Para Teorisi) hususundan yola çıkarak, bunun sonuçlarından en önemlisi olarak gördüğümüz gelişmekte olan ülke enflasyonlarına olan etkisini artıracağı beklentisi ağırlık kazandı.

700'LÜ SEVİYELERİ TEST ETTİ

Yurt içi enflasyon verilerinde yaptığımız ENAG E-TÜFE incelemesi sonucunda, yıllık %156,86 bulan enflasyonun bu gelişmeler doğrultusunda artacağını ve piyasa riskinin daha da yükseleceğini tahmin ediyoruz. 5 yıllık Türkiye CDS primi 2018 ve 2021 yıllarında yaşandığı gibi geçtiğimiz hafta içerisinde tekrar 700’lü seviyeleri test etti. Bunun Merkez Bankası rezervlerindeki etkisinin borç faiz yükünün artması sonuçlu negatif etkisinin olacağını ve kur riskinden dolayı uygulanan KKM (kur korumalı mevduat) politikasının rezervleri daha da düşüreceğini ön görüyoruz. Son açıklanan OVP (orta vadeli plan) üzerinden bakılacak olursa, kalemlerden sadece 3 aylık cari açığın yıllık beklentiyi geçtiği görülmektedir (Beklenti 18,6 milyar $, gerçekleşen ise 18,1 milyar $). Enerji raporlarımızda da belirttiğimiz üzere bunun büyük bir kısmı enerji ithalatından gelmektedir. Yanlış uygulanan para politikaları sebebiyle rezerv miktarlarındaki azalış ve yükselen cari açık rakamları bunun en net göstergesidir. Ödemeler dengesinde oluşacak problemlere bu yüzden tekrar dikkat çekmek isteriz. Basit bir hesapla merkez bankası rezervlerini yıl sonundan bugüne kadar olan süre için incelediğimizde, yaklaşık olarak KKM’den 25 milyar $, ihracattan 15 milyar $, reeskonttan da 8 milyar $ gelir yaratıldığını ve bunun yanında KİT satışlarının 16 milyar $ civarında gerçekleştiğini düşünürsek, rezervlerde 32 milyar $’lık artış olması gerekirken sadece 7 milyar $’lık bir artış gözlemliyoruz. Aradaki farkın kuru tutmak amaçlı rezerv satışı olduğunu tahmin ediyoruz. Uygulanan yanlış para politikalarının sonucunda oluşan bu durumun hane gelirlerinde Türkiye tarihi boyunca görülmemiş bir azalışa sebebiyet verdiğini ve rezervlerde 150 milyar $’lık bir erimeye sebep olduğunu söylemekte beis görmüyoruz.

Editör: TE Bilişim