BMGK'de Suriye'deki insani durumun görüşüldüğü oturumda konuşan Blinken, 13,4 milyon kişinin yani her 3 Suriyeliden 2'sinin insani yardıma muhtaç olduğuna dikkati çekti. 

Blinken, Suriyelilerin yüzde 60'ının da açlık riski ile karşı karşıya olduğuna işaret ederek, Suriyeli bir kadının çocuklarını beslemek için saçını satmak zorunda kaldığını anlattı. 

Bakan Blinken, "Biz bu koltuklarda oturuyoruz, konuşuyoruz, ülkelerimizi temsil ediyoruz ama gerçekten anlamlı bir şey yapıp harekete geçecek ortak insanlığı kalbimizde bulamıyoruz. Farklılıklarımıza rağmen bu insanlara yardım etmek için bir yol bulmalıyız, bu bizim sorumluluğumuz ve yerine getirmezsek bize yazıklar olsun." ifadesini kullandı. 

Suriyelilere bir an önce insani yardımların ulaşması gerektiğini söyleyen Blinken, geçen sene Rusya'nın itirazı üzerine kapanan sınır ötesi insani yardımların girdiği Öncüpınar (Bab al Salam) ve Al Yarubiyah sınır kapılarının tekrar açılması ve Suriye'ye yardımların Cilvegözü dahil 3 sınır kapısından girmesi çağrısında bulundu. 

BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Mark Lowcock, Suriye'de açlığın önlenmesi için daha fazla insani yardıma ve bu yardımların gönderileceği daha fazla sınır kapısına ihtiyaç olduğunu belirtti. 

SURİYE'YE YARDIM SAĞLAYAN BM MEKANİZMASI YENİLENMEZSE YENİ KİTLESEL GÖÇ OLABİLİR 

Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu da BM Güvenlik Konseyi oturumda konuşma yaptı. 

Sinirlioğlu, rejimin kendi halkına açtığı savaşın üzerinden ne yazık ki 10 yıl geçtiğini anımsatarak, "Uluslararası toplum olarak hala Suriye'deki şiddete ve insan hakları ihlallerine son veremedik. Ülke içinde yerinden edilenlerin ve mültecilerin sayılarının katlanarak artmasını durduramadık ve Suriye'de yardıma muhtaçlara yeteri kadar insani yardım sağlayamadık." dedi 

Türkiye'de ülkelerini bilmeyen yarım milyon Suriyeli bebeğin doğduğunu ve sığınmacıların yüzde 86'sının güvenli olmadığı için ülkelerine dönmek istemediğini aktaran Sinirlioğlu, Suriye'deki krizin neden olduğu tüm güvenlik sorunu ve insani sonuçlarla Türkiye'nin karşı karşıya olduğunu ifade etti. 

Sinirlioğlu, geçen hafta El Eterip ilçesindeki hastaneye yönelik "barbar" saldırının Suriye'de işlenen savaş suçlarının son örneği olduğuna dikkati çekerek, uluslararası insani hukuk ihlallerini güçlü bir şekilde kınadı ve sorumluların açığa çıkarılıp hesap vermesi gerektiğini vurguladı. 

Suriye'ye sınır ötesi yardımlara olanak sağlayan BM mekanizması temmuzda yenilenmezse yeni bir kitlesel göç ile karşı karşıya kalınabileceği uyarısı yapan Sinirlioğlu, insani yardımların girişini rejimin onayına bırakmanın zaman kaybı ve beyhude bir girişim olacağını söyledi. 

Sinirlioğlu, Rusya'nın geçen hafta rejim bölgesiyle muhaliflerin alanı arasına kapı açmasına ilişkin de değerlendirmede bulunarak, "Yerel halkın rızası olmadan tek taraflı girişimlerde bulunmak sadece Esed'in diktatörlüğünü meşrulaştırma çabalarına hizmet eder." değerlendirmesinde bulundu. 

Büyükeçi Sinirlioğlu, "Bu, doğru ile yanlış arasında bir savaş ve insani ilke meselesi. Milyonlarca insanın hayatı tehlikede ve şimdi harekete geçmemiz gerekiyor." diye konuştu.

Editör: TE Bilişim