Şili, sosyalist lider Salvador Allende’nin 1973’te bir darbe ile devrilmesinden ve Pinochet’nin iktidar olmasından beri dünya çapında neoliberalizmin laboratuvarı kabul ediliyor. Ancak 19 Aralık 2021’de sol bir cephenin adayı olan Gabriel Boric Başkanlık seçimlerini kazandı. Boric’in seçim zaferi başta Latin Amerika olmak üzere geniş yankı uyandırdı.

Salvador Allende ve Gabriel Boric benzetmesi de haliyle uzmanların gündemlerinden biriydi.

United World International sitesinde İngilizce yayımlanan makale şöyle:

Bir ülkenin devrimci geçmişi, hükümetin değiştiği günlerde hafızalarda canlanır. Seçim yarışında kaybeden aday, karşı-devrimci güçlere açıkça sahip çıkıyorsa, devrimci geçmiş daha da canlanır. Bir de kazanan aday solu temsil ediyorsa ve siyasi geçmişi önemli ölçüde radikal hareketler içinde şekillenmişse, artık dün ile bugün tartışmalarda iç içe geçer.

Seçim sonuçları ülkenin bulunduğu kıtadaki genel eğilimi tasdik ediyorsa, yeni başkan sadece 35 yaşında genç ise şu soru kaçınılmaz hale geliyor:

19 Aralık'taki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 56 oyla sahip olan Gabriel Boric, Şili'nin yeni Salvador Allende'si mi?

ŞİLİ: EVE DÖNEN “KARDEŞ”

“Semboller önemlidir”, diye vurguluyor Meksika'nın önde gelen solcu günlük gazetesi La Jornada’nın köşe yazarı Pedro Miguel United World International'a: “Salvador Allende, Pablo Neruda, Victor Jara… Bunlar bizim kıtamızın tamamının benimsediği sembollerdi. Şili Allende zamanında, Unidad Popular zamanında tüm dünya için bir umuttu. Onlar şiddete başvurmadan bir toplumsal dönüşümün kapısını araladılar.”

Miguel, Latin Amerika solunun Şili'yi "kayıp bir kardeş" olarak gördüğünü söylüyor. Ona göre Boric'in seçim zaferi ile, uzun süredir sağ tarafından kaçırılan ve neoliberalizm için bir laboratuvar olarak kötüye kullanılan “kardeş nihayet evine dönüyor”.

Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi (PSUV) Ulusal Meclis Üyesi Jacobo Torres de León ise UWI'ye verdiği demeçte “Karşı karşıya olduğu sınamalar düşünülürse Allende'nin ayakkabıları Boric’e büyük geliyor” diyerek itiraz ediyor.

Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi (PSUV) Ulusal Meclis Üyesi Jacobo Torres de León

“ŞİLİ’NİN BİDEN’I”

Arjantinli analist Fernando Estreche, röportajımızda daha da radikal bir görüşü dile getiriyor: “Boric, Şili'nin Biden'ı”.

Gabriel Boric'in seçim zaferi, Latin Amerika'da, yeni başkanın siyasi programı ve Şili'nin kıtadaki perspektifi hakkında canlı bir tartışmaya neden oldu. Ancak Boric’i seçim zaferine götüren yolun kendisi de tartışmalı.

Boriç, seçim yarışına “Onura Onay” başlığı altında birleşen geniş bir koalisyonun adayı olarak girdi. Seçimlerin ilk turunu, oyların %28'ini alan muhafazakar aday Jose Antonio Kast'ın ardından %26 ile ikinci olarak bitirdikten sonra, seçimlerin ikinci turunda cumhurbaşkanlığına seçildi.

“FAŞİZMİN DÖNÜŞ TEHLİKESİ”

UWI'ye konuşan Venezüella uluslararası siyaset uzmanı Sergio Rodriguez Gelfenstein, "Seçimlerin ikinci turu faşizmin iktidara dönüş olasılığını içeriyordu" diyor. “Bu nedenle insanlar tepki gösterdi ve daha az kötü olana oy verdi” diye ekliyor.

Boriç ikinci turu kazanmak için aktif olarak örneğin Sosyalist Parti'nin eski Başkanı ve 1990 ile 2010 yılları arasında Şili'yi yöneten merkez-sol-merkez-sağ koalisyonu olan tarihi “Concertacion”un bir parçası olan Michelle Bachelet'in desteğini aradı. Oysa kendisi söz konusu partilere isyan ile oluşan öğrenci ve sokak protestolarından geliyor.

Brezilya Komünist Partisi Ulusal Başkan Yardımcısı Walter Sorrentino, UWI'ye verdiği demeçte, Boric'in zaferinin “sadece desteği solun ötesine genişleterek mümkün olduğunu” vurguluyor. Ancak Sorrentino, Boriç'in "ayakları sokağa basan" bir hükümet kuracağı konusunda ısrar ediyor. Cumhurbaşkanı, hükümetin “kapalı duvarlar arkasında çalışmayacağını” belirttiği ilk konuşmasıyla bu değerlendirmeyi doğrular gibi görünüyor.

Pedro Miguel de aynı fikirde. Meksikalı gazeteci, Şili'de başkanlık kurumunun çok güçlü olmasına rağmen, Boriç’in koalisyonunun Kongre'de destek araması gerekeceğini söylüyor. Burada Boric'in “kendisini destekleyen koalisyonun dışında sağ, aşırı sağ ve merkez olmak üzere üç koalisyonla” karşı karşıya olduğunu söyleyen Miguel’e göre Şili Devlet Başkanı’nı “çok karmaşık bir durum” bekliyor.

Pedro Miguel, La Jornada, Meksika

BORİC'İN HÜKÜMET PROGRAMI

Boriç'in oldukça ılımlı bir Hükümet Programı sunması da, geniş ve heterojen bir koalisyona dayanması ve hala güçlü düşmanlarla karşı karşıya olmasından kaynaklanabilir.

Giriş bölümü “Daha iyi yaşamak için yeni bir Şili” sloganıyla biten metin, “feminizm, adil ekolojik geçiş, adem-i merkeziyetçilik ve insana yakışır iş” gibi kavramları öne çıkarıyor. “Sürdürülebilirlik”, “iklim krizi” ve “finansal sorumlulukla değişim” de bazı anahtar kelimeler. 

Programın acil eylem önerileri arasında vergi reformu, emeklilik sistemi reformu, halk sağlığına fayda sağlayan sağlık sistemi revizyonu, ücretsiz kentsel ulaşım, öğrencilerin borçlarının ortadan kaldırılması gibi, gelir dağıtımına müdahale eden bir dizi öneri bulunuyor.

Pandeminin ekonomik etkilerinden “kurtulmaya” öncelik verilirken Boric, kadın istihdamı yaratmayı, işçi örgütlenmesini ve müzakere ortamını güçlendirmeyi, asgari ücreti yükseltmeyi ve haftalık çalışma süresini 40 saatle sınırlamayı teklif ediyor.

Program ayrıca LGBT+Q alanında yasallaştırmalar ve koruma, liberal kürtaj politikaları ve hatta “feminist diplomasi” ile cinsiyet politikalarına güçlü bir vurgu sunuyor.

“BİDEN'IN GÜNDEMİNİ TAKİP EDİYOR”

Bu anahtar kelimelere dayanan Arjantinli uzman Fernando Esteche, Boric'i “sosyal demokrat” olarak nitelendiriyor. “LGBT, iklim değişikliği, insan hakları vurgusu; bunlar Joseph Biden'ın uluslararası gündemi. Bu, sosyal demokrasinin uluslararası düzeyde çalıştığı göz boyayan, ama ilerici olmayan bir gündem”, diyor Esteche.

Esteche'nin değerlendirmesi, Latin Amerika'da Boric'in zaferiyle yaklaşan bir “Pembe” Dalga hakkında pek çok konuşmayla doğrulanmış görünüyor. Hatta bazı ABD'li yazarlar, yeni Şili Devlet Başkanı'nı Venezuela, Küba ve Nikaragua gibi mevcut sol hükümetlere karşı seçenek olarak sunuyorlar.

Ancak Pedro Miguel, bu vurguları nedeniyle Boric'in olumsuz olarak nitelendirilmesine karşı çıkıyor. “O bir 'yeni solcu' değil. Bu, nitelendirme, solculuğa dair yanlış bir anlayışa dayanıyor. 'Yeni sol' fikri bir yanılsamadır. Boric çok basit bir şekilde eski ve geleneksel sol değerleri kurtarıyor. Çevreyi önemsemek, kadın özgürlüğü ya da genel olarak konuşursak, özgürlük politikaları her zaman solcuydu” diyor Miguel. Ve ekliyor: “Biden da ilericilerin desteği sayesinde seçildi.”

Brezilya'dan Walter Sorrentino da, “sürdürülebilir ve ekolojik olarak sorumlu bir kalkınma konusundaki ısrar sosyalistler için doğru ve çok önemli” diyerek bu fikri destekliyor.

Brezilya Komünist Partisi Ulusal Başkan Yardımcısı Walter Sorrentino

TEMEL SINAMA: NEOLİBERALİZM

Seçim zaferinden sonra, Boric'in “Şili neoliberalizme mezar olacak” ifadesi basında sıkça yer aldı.

Pinochet'nin 1973'teki darbesinden sonra ülke, deregülasyon, metalaştırma, özelleştirmeler, emekli maaşlarının sermayeye dönüştürülmesi, devletin ekonomideki rolünün sınırlandırılması ve geniş serbest ticaret anlaşmaları ile kıtada ve hatta dünya çapında neoliberal politikaların laboratuvarı haline gelmişti. 

Ancak geçtiğimiz on yılda Şili, bu politikaların sonuçlarına karşı giderek artan protestolara sahne oldu. 2019'da, dönemin Cumhurbaşkanı Pinera'nın şiddetli çatışmalarda protestocular tarafından neredeyse iktidardan indirildi.

Torres de León, “Şili'deki neoliberalizm o kadar güçlü ve o kadar yerleşik ki, onu yıkmak için sadece bir başkanlık dönemi değil, neslin zamanı gerekecek” diyor. Ama Boric bunu gerçekten deneyecek mi?

Walter Sorrentino iyimser. Komünist Partinin Boric hükümetindeki güçlü rolünü de vurgulayan Sorrentino, Şili Devlet Başkanı'nın “derin reformlara ve finansal neoliberalizme karşı güçlü bir mücadeleye yöneldiğini” söylüyor. Sorrentino’ya göre Boric, “ülkenin kalkınması için ulusal bir konsensüs önerdi ve devleti ana aktör olarak ekonominin merkezine yerleştirmek istiyor. Küçük ve orta ölçekli işletmelere kredi sağlayacak bir Devlet Kalkınma Bankası'nın kurulması, atılmış çok önemli bir adımdır."

“ALLENDE BAKIR MADENLERİNİ KAMULAŞTIRDI, BU ARTIK MÜMKÜN DEĞİL”

Meksikalı gazeteci Pedro Miguel daha ihtiyatlı bir değerlendirme yapıyor: “Zamanında Allende bakır madenlerini kamulaştırmıştı. Bu bugün artık mümkün değil, çünkü ulus-devlet özel şirketlere karşı gücünü büyük ölçüde yitirdi. Bugün, piyasanın ortadan kaldırılamayacağı ve üretim araçlarının tamamına el konulamayacağı konusunda ortak bir kanı var. Ayrıca anti-neoliberalizm, anti-kapitalizm değildir.”

Miguel, “Amaç, felakete yol açmadan reform yapmak olmalı” diye ekliyor ve uzlaşmak için çeşitli yolların bulunduğunu söylüyor: “Millileştirme değil, yeniden sanayileşme. Meksika'daki örneğimizi ele alın. Petrol gibi bazı kaynakların ihracatını yasakladık ve maden çıkarma konusunda hiç yeni ruhsat vermedik. Şili'nin böyle bir yol izleyebilir. Devletin şirketlerin ihtiyaçları yerine halkın ihtiyaçlarını karşılamaya odaklandığı bir modele yönelebilirler.”

Venezuelalı analist Gelfenstein daha kuşkucu. Ekonomik büyümenin yarattığı gelirin halkta eşit bir şekilde dağıtılmadığına ve dar bir kesimin ülkenin zenginliklerine her zamankinden daha fazla sahip olduğuna işaret eden Gelfenstein, Boric'te “Bachelet'in ve Concertacion'un politikalarının devam ettiğini” gözlemliyor. Gelfenstein’a göre “halk özellikle sosyal iyileştirmelerle ilgili taleplerinde ısrarcı olacak, ancak Boric bu taleplere olumlu yanıt veremeyecek. Yanılmayı çok isterdim ama Boric hükümeti hakkında ciddi şüphelerim var.”

DIŞ POLİTİKA: DEĞİŞİM Mİ, DEVAM MI?

Kıta çapında çok tartışılan bir konu da, Boric'in dış politikasına yönelik beklentiler.

Geçiş döneminin ardından Mart 2022'de iktidarı devralacak olan yeni Cumhurbaşkanı, programında, “feminist dış politika” perspektifiyle “girişimci diplomasisi ile ikili, bölgesel ve küresel ilişkilerin güçlendirilmesi” vaadinde bulunuyor.

Boric'in odaklanmak istediği konular – yine – sürdürülebilirlik, insan hakları, göç ve “küresel sınamaları daha iyi yanıtlamak için yeni araçlar sunacak şekilde mevcut ticaret anlaşmalarının gözden geçirilmesi”. 

En iyimser beklenti yine Meksika'dan geliyor. Pedro Miguel, Boric'in seçilmesiyle “Meksika, Peru, Şili, Arjantin ve Bolivya'nın da yer aldığı ilerici bir blok neredeyse tamamlandı. Eksikler Brezilya ve Kolombiya, ve iki ülkede 2022'de seçimlere gidiyor.” Miguel'e göre, bu bloğun ortak paydası “egemenlik, sosyal kalkınma ve özellikle CELAC önderliğinde bölgesel entegrasyonun ilerletilmesi”.

FRANSA, BOLİVYA, ABD, AB VE KANADA'DAN GELEN SELAMLARA YANIT

Ancak Boric'in sosyal medya hesabı şimdiye kadar aksine işaret ediyor gibi. Seçim zaferinin ardından Boriç dünyanın her yerinden tebrikler aldı. Ancak bunları sosyal medya üzerinden yanıtlarken oldukça seçici davrandı.

Boriç, Fransa Cumhurbaşkanı, Kanada Başbakanı, Avrupa Birliği Dışişleri Yüksek Temsilcisi, ABD Başkanı ve Bolivya Başkanı'nın tebriklerini kamuoyu nezdinde teşekkür etti.

Walter Sorrentino, Boric'in dış politikasının “bir kopuş değil, bir koalisyon tarafından belirlendiğini” söylüyor. Brezilyalı komünist, buna rağmen “yeni Cumhurbaşkanı, devleti ve ulusal egemenliği politikasının merkezine yerleştiriyor” vurgusunu da yapıyor.

Venezuela Ulusal Meclis Üyesi Torres de León, “Venezuela ve Bolivya gibi ülkelere baskı yapmak için ABD tarafından kurulan Lima Karteli artık fiilen öldü, sadece Brezilya ve Paraguay sağda kaldı” değerlendirmesini yapıyor. Torres de León, yeni cumhurbaşkanı Venezuela'nın kendi kaderini tayin hakkına saygı duyduğu ve CELAC, MERCOSUR ve UNASUR gibi bölgesel entegrasyon politikalarında işbirliği yaptığı sürece ülkeler arasındaki ilişkilerin olumlu gelişeceğini söylüyor.

“Ama” diye ekliyor Torres de León, “Şili'nin sağ kanat partileri, Venezuela'ya karşı sert bir çizgi  izlemesi için Boric'e baskı yapacak”.

ALLENDE'NİN TORUNU İLE POLEMİK

Arjantin'den Fernando Esteche, dış politika ve bölgesel entegrasyon konusunda Boric'i çok daha fazla eleştiriyor. Esteche, Boric'in Venezuela ve Küba'daki ABD destekli protesto eylemlerini alkışladığını hatırlatıyor.

Arjantinli analist Fernando Estreche

Gerçekten de, 2019’da o zaman Şili Meclisi Milletvekili olan Boric, Venezuela Devlet Başkanı Maduro'yu “kategorik olarak kınanması gereken insan hakları ihlalleri” işlemekle suçlamıştı.

Yanıt Salvador Allende'nin torunundan gelmişti: Pablo Sepúlveda Allende, Boric'e açık bir mektupta yanıt vererek onu "basit, saçma ve yanlış bilgilendirilmiş karşılaştırmalar" yürütmekle eleştirmişti.

Miguel, Boric'in bu açıklamaları “Şili'nin cumhurbaşkanı olmayı hayal bile etmezken” yaptığını ve bunların Şili ile Venezuela ve Küba arasındaki ikili ilişkilerden kaynaklandığını belirtiyor.

Ancak Şili'nin gelecek Devlet başkanı Boric’in, ABD Başkanı Biden ile yaptığı telefon görüşmesini sosyal medya üzerinden aktarırken, “ortak bir sınama olarak demokrasiyi güçlendirmek”ten bahsetmesi dikkatleri çekti.

Dolayısıyla Esteche, Boric'in jeopolitik bir dönüşümü temsil ettiği yönündeki düşünceyi reddediyor. Arjantinli uzman için gelecekteki Şili Devlet Başkanı “dış politikada tam devamlılığı temsil ediyor. Arjantin ve Şili muhtemelen ABD'nin sağladığı çizgide dış politika eşgüdümlerini derinleştirecek”. 

BORİC NE KADAR İKTİDARDA KALACAK?

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ve hükümet değişikliğine paralel olarak ülkede yeni bir anayasa yazma süreci yaşanıyor. Halk tarafından seçilen ve radikal sol akımların güçlü olduğu Anayasa Meclisi’nin önümüzdeki yıl bir taslak sunması bekleniyor.

Bu taslak referanduma sunulacak. Onaylanırsa, siyasi sisteme yeni bir temel oluşturacağı için, yeni başkanlık ve meclis seçimlerine bile yol açabilir.

Boric, “Şili'nin dünya çapında gurur kaynağı” olarak adlandırdığı anayasal sürece güçlü desteğini zaten dile getirdi.

Venezuelalı analist Gelfenstein, Anayasa Meclisi'nin "Şili'nin kurumsal demokratikleşmesini bir toplumsal uzlaşma yaratarak" sağlayacağını söylüyor ve Boric'in bu süreçte yapıcı bir rol oynamasını bekliyor.

Venezüellalı uluslararası siyaset uzmanı Sergio Rodriguez Gelfenstein

“BORİC'E YÖNELİK GİZLİ TEHDİT”: ŞİLİ'NİN SİLAHLI KUVVETLERİ

Pedro Miguel de aynı fikirde ve “yeni anayasa Pinochet'ten miras kalanın yerine geçecek ve neoliberal güçlerin ağırlığını azaltacak. Aynı zamanda yerli halkların sorunlarına ve insan haklarına da değinecek” diyor.

Ancak Meksikalı gazetecinin bir de uyarısı var: “Şili'nin oldukça Prusyalı, burjuva, elitist nitelikli bir silahlı kuvvetleri var. Sivil otoriteye tabi olma konusundaki sicilleri korkunç. Ayrıca, Boric'in de el atmak zorunda kalacağı ekonomik alanla çok ilgililer. Bu nedenle, bu oligarşik ordu, Şili'nin seçilmiş başkanı için gizli bir tehdit oluşturuyor."

Güney Amerika ülkesinde kesin olan bir şey var: Gabriel Boric Font'un başkan seçilmesi, mevcut eğilimi daha da hızlandırdı. Kıta sol siyasete doğru ilerliyor. Ancak bu solun ‘Kaliforniya Solu’ yoksa ‘devrimci bir sol’ mu olacağı, halen tartışma ve mücadele konusu.

Editör: TE Bilişim