Kültürü; toplumun ürettiği, biriktirdiği ve geleceğe bırakacağı dil, din, gelenek görenek ve sanata dair ait her şey olarak tanımlayabiliriz. Sıcakkanlı bir millet olarak birbirimize destek olmamız, zorda olana yardım etmemiz, konukseverliğimiz, saygı ve sevgiyi içselleştirmemiz, temizliğe önem vermemiz hep övünülecek taraftarımızdır.  

Temizlik imandan gelir, diyerek, temiz olma çabalarını biraz inceleyelim. Ev hanımlarının temizliği pek meşhurdur. Evdeki çamaşır suyu kokusu onun gurur madalyasıdır örneğin. Evine temizlikçi gelmeden önce kendi temizler mesela. Etrafını temiz tutmakla ayrı övünür. Çocuklarını da böyle yetiştirmeye çalışır bu güzel insanlarımız, ablalarımız, eşlerimiz, annelerimiz. Peki bu temiz altyapı nasıl kirletiliyo? Sokakta yürürken çöp atan, arabasından sigarasının külünü, izmaritini döken, saçan kimle? Elbette bu güzel insanların, bizlerin kardeşleri, evlatları değil mi'

EĞİTİMDE AİLE VE OKUL ÖNEMLİ

Kültür oluşumunda iki önemli kurumdan biri aile, diğeri de okuldur. Emekli bir öğretmen olarak rahatlıkla söyleyebilirim. Okullarda öğretmenlerin nasihatlerine, örnek tutum, davranışlarına rağmen mezun olduğunda, biraz büyüyünce ağabeylerine, amcalarına, babalarına (annelerine, demiyorum) öykünüp, onları taklit ederek çevreyi kirletenler yine bizim yetiştirdiğimiz öğrencilerimiz, evlatlarımız değil mi'  Yol, sokak, cadde kenarları, dere, sahil boyları, piknik alanları, doğal ortamlar çöpten geçilmiyor, buraları kirleten onlar değil mi'   

Önümüz bahar, havalar ısınacak, yine piknik alanlarına koşacağız, yani çöplüklere, çöp deryalarına… Temizlik konusunda bir kültür oluşturamadık maalesef. Temizlik uygarlıktır, benimseyemedik bunu. Ne yapmal? Sorun belli, çözüm nasıl olmal? İçinizden, eğitim şart dediğinizi duyar gibiyim. Evet, tamam ama onu da iki yönden desteklemeliyiz: Öncelikle ilkokul, ortaokul ve liselerde zorunlu olarak Çevre Dersi okutulmalı. Öğrenciler bu eğitimi almalı ve kontrol ve denetim için de veliler okul ortamına davet edilmeli, seminerler vermek suretiyle bilinçlendirilmeli onlar da. Çevre temizliği eğitimi pekiştirilmelidir.

Eğitim tamam, ama yeterli değil yalnız başına. Yasalarla desteklenmesi gerekir, davranış değişikliğinin sağlanması için. Yasa yapıcılar, STK’lar başta olmak üzere her kesimden, bütün paydaşlardan görüş almalı, çözüm ve koruyucu önlemler sağlaması konusunda kapsamlı bir metin oluşturmalı.

SORUNU DİLE GETİREN ÇÖZÜM DE GETİRMELİ

Sorunu dile getiren çözüm getirmezse, sorunun bir parçasıdır. Naçizane bizim de birkaç önerimiz olacak dikkate alınabilir diye:

1.Zabıta ve polis içerisinde çevre birimleri kurulmalı yetkilendirilmeli, çevre timleri kurulmalı.

2. Bu timler, yollarda, sokaklarda, caddelerde, parklarda, piknik alanlarında, sabit/seyyar semt pazarlarında, sivil ya da resmi olarak, kayıt almalı, fotoğraf, video çekmeli, kontroller yapmalı, tutanaklar tutmalı.

3. Çevre mahkemeleri kurulmalı, çevre timlerinden gelen tutanaklar işleme konulmalı, gerekli eğitim ve cezalandırma işlemlerini gerçekleştirmeli. Eğitimi biraz açalım: Çevreyi ilk defa kirleten kişi, zorunlu bir çevre eğitim seminerine yönlendirilmeli örneğin. Katılmazsa cezai yaptırım uygulanabilir. İkinci kez tekrarlanırsa eylem, kirletilen bir ortamın temizletilme cezası verilebilir. Bundan imtina edene para cezası uygulanabilir. Üç ve daha fazla kez tekrarlanırsa bu durumda cezalar artırılabilir vb… (Cezalar elektrik gibi çarpmalı, zengin, fakir, sıradan, nüfuzlu vatandaş ayırmadan)

***

Elbette sizler benden daha güzel öneriler, çözümler bulabilirsiniz. Çevreyi kirleten büyük tesisleri unuttuk sanmayın. Çevre Kanunu çerçevesinde timlerimiz bu kurumlarda da –teknik elemanları bünyesine katarak- kontrol ve denetimlerini gerçekleştirecek, tutanaklarını mahkemeye iletecektir.

Eğitimle sağlayacağımız prefigurative kültürle (yaşlıların gençlerden öğrendiği kültür)  çevre bilinci, çevre duyarlılığı yeterince yerleşinceye kadar yasaların caydırıcılığı ihtiyacımız olacaktır. Temizlik konusunda bir kültürün oluşturulması, bireylerden tüm topluma ilerleyememesi, tabandan tavana ulaşamaması utanç vericidir; ama olsun varsın, yasal denetlemelerle bugünden yarına bunu gerçekleştirmeliyiz. Zorunluyuz: Çevre bize miras değil, biz onu çocuklarımızdan ödünç aldık.

Son söz: Eğitim şart!