Bu başlığı okuduktan sonra sizden isteğim, bu çağrımı yaşamınız boyunca gerçekleştirmeniz olacak. Bu günler Türkiye Cumhuriyeti’ni vatan edinmiş, bu uğurda canını vermiş ve kanını akıtmış olan atalarımıza saygı göstereceğimiz günler. Bir kez daha hatırlatayım; Temmuz ayında başlayan ve Ağustos, Eylül hatta Ekim ve Kasım aylarında, Türk boylarının bu toprakları vatan olarak seçtikleri için mücadeleyi bırakmadıkları tarihlerdir. 26 Ağustos 1071 Malazgirt’te Selçuklu Sultanı Alpaslan’ın Anadolu topraklarının Türklere yurt olması için savaştığı, zaferle kapılarının açıldığı ve emanet ettiği bir gündür. 

Özellikle Ağustos ve devam eden aylar emperyalist ülkeler ile onların bu topraklarda yaşayan işbirlikçilerinin Türkleri bu topraklardan çıkarmak için kan döktükleri tarihlerdir. Ben bugün bu yazımın başlığında belirttiğim çağrımı niçin yaptığımı özetlemek için sizi 107 yıl önceye götüreceğim.

28 Temmuz 1914’te başlayan ve 11 Kasım 1918’de sona eren Avrupa merkezli küresel 1’nci Dünya Savaşı sonrası Anadolu toprakları işgal edildi. Bu savaş ve sonrası devam eden tüm savaşlar bu ülkelerin süregelen emperyalist dış politikaları yüzünden yaşandı. 1’nci Dünya Savaşı Avusturya veliahdı Arşidük Franz Ferdinand’ın 28 Haziran 1914’te bir Sırp milliyetçisi tarafından Saraybosna’da öldürülmesi bahane edilerek başlatıldı ve tüm dünyaya yayıldı.

Savaş sonrası galip gelen İtilaf Devletleri ile bunların tarafına geçen Yunanlılar Batı Anadolu’yu kapsayan Bizans İmparatorluğu’nun yeniden kurulacağı hevesiyle Aydın Hiristiyanlarının tehlikede olduğunu bahane ederek işgale karar verdiler. Fransa, Yunan ordusunun bu işi çözmesini istedi. 14 Mayıs 1919’da İngiliz, Fransız, Amerikan ve Yunan donanmaları İzmir İlmanı’na girdi. 15 Mayıs 1919’da da Yunan kuvvetleri İzmir rıhtımına çıktı. İzmir’deki Rumların sevinçleri ve coşkularının yanında  gerçek adı “Osman Nevrez” olan Türk genci Gazeteci Hasan Tahsin İzmir limanına çıkan ve işgal kuvvetleriyle katliam yapan Yunan Ordusu’na ilk kurşunu atarak İzmir halkının direnme hareketini başlatmış oldu. Bu arada işgalci Yunan ordusu Türk subay ve erlerini kışlalarında insafsızca şehit etti. Hükümet Konağı ve tüm resmi daireler basıldı. Buralardaki memur, subay ve erler eziyet edilerek gemilerde günlerce aç bırakıldı. Kafasını kaldıranlara dipçiklerle darp edildi. “Yaşasın Venizelos” diye bağırmayanlar bulundukları yerlerde şehit edildi.

15 Mayıs 1919 tarihinden 26 Ağustos 1922 tarihine kadar emperyalist güçlerden destek alarak Anadolu’yu, yani Türklerin anayurdunu işgal eden düşman Yunan kuvvetlerinin neler yaptığını İzmir Cumhuriyet Meydanı’nda ve sonrasında yapılan etkinliklerde çocuklarınızı ve torunlarınızı da yanınıza alarak izleyin. Bugün İzmir’in, Bornova’nın ve Menemen’in düşman işgalinden kurtuluş günleri. Onlara 9 Eylül’ün yani bugünün neden kutlandığını açıklayın. Bu arada hatırlatayım; günleri geçti ama 1 Eylül İzmir Aliağa ve Kiraz’ın, 3 Eylül Ödemiş’in, 4 Eylül Tire’nin, 6 Eylül İzmir Bayındır ve Beydağ’ın, 7 Eylül İzmir Torbalı’nın, dün yani 8 Eylül’de İzmir’in Kemalpaşa ve Selçuk ilçelerinin Yunan mezaliminden kurtarıldığı günlerdi. Ha bu arada “Keşke Yunan galip gelseydi” diyerek bu vatanın bölünmesi ve iç savaş çıkması için yıllarca halkı birbirine düşürmeye çalışan Kadir Mısırlıoğlu gibi içimizdeki vatan hainlerinin yaşadığını da evlatlarınıza anlatın. Arkalarında işbirlikçi emperyalist ülkelerin içimizdeki kenelerle birlikte olup nasıl kanımızı emdiklerini aktarmayı da unutmayın. 30 Ağustos’tan 27 Aralık’a kadar ülkemizdeki tüm il ve ilçeler Yunan, Fransız, İngiliz, İtalyan, Rus, Ermeni ve Amerikan işbirlikçileri ile içimizdeki vatan hainlerinden Başkomutan Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) komutasındak Türk Ordusu tarafından kurtarıldı. İzmir’in ilçelerinde 11 Eylül’de Foça, Seferihisar ve Güzelbahçe’nin, 12 Eylül Urla ile Manisa Kırkağaç ve Soma’nın, 13 Eylül Kınık’ın, 14 Eylül Bergama ve Dikili’nin, 16 Eylül Çeşme’nin, 17 Eylül’de Karaburun’un düşman işgalinden kurtuluş günleri.

Ben çağrımı bir kez daha yapayım; babalar, dedeler ve büyük babalar böyle günlerde kutlamalara kahvelerde tembel tembel oturup okey ve diğer oyunları oynayacağınıza “Çocuklarınızı ve torunlarınızı götürün.”

“Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa

Adın yazılacak mücevher taşa

Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa

Adın yazılacak mücevher taşa…”

Sevgi ve saygılarımla…