Psikoloji okuduğum için mi bilmiyorum ama ‘cinnet’ hep ilgimi çekmiştir.

Belki de ‘Cinnet’ i merak ettiğimden psikoloji okudum.

Lise çağlarımda kasabamızın kahvesinde okey oynarken, sıralı okey taşlarının üstüne henüz kanları damlayan bir kesik adam başını saçlarından tutmuş bir halde masanın ortasına tutarak; ‘ Aranızda bunu tanıyan var mı?’ demişti biri.

Sol elindeki kanlar damlayan un çuvalında üç tane daha kesik baş olduğu sonradan ortaya çıkmıştı. Adam Kiraz ilçesinden yola çıkmış, bizim kasabaya doğru gelirken, yolda bir traktöre otostop yapmış: Kelle bir. Sonra pamuk sulayan bir çiftçinin de başını kesmiş. Diğer iki kesik başın hikayesi de vardı ama unutmuşum şimdi.

Bu hatırladığım ilk cinnet vakıasıdır.

Birbiriyle alakasız, kendisiyle aralarında hiçbir bağ/husumet bulunmayan dört kişinin kellesini bağ bıçağı ile kesmenin karşılığı; cinnettir.

Hayatımda tanık olduğum en önemli cinnet buydu. Ta ki 2 Temmuz 1993’e kadar.

Yıl 1993’ e geldiğinde Sivas Madımak otelinde onlarca insanın diri diri yakıldı.

Yüzlerce insan onlarca insanı bir otelde tekbirler içinde yakmıştı.

Aslında bunun bir cinnet olmadığı konusunda düşüncelerim hep oldu. Sorup durdum kendime. Öyle ki bununla ilgili o kadar çok yazdım: Cennette Cinnet, dedim adına. Basılmadı henüz: Duruyor bir köşede. Bir alıntı yapayım:

“Cinnet çoğuldur. Sahipsizdir. Gerçekte o hepimizindir. Cinnet, şizofren değildir; fakat şizofren cinnettir. O, başkası olmaz ama başkası/öteki cinnettir. Cinnet paranoya da değildir; çünkü o kendini önemli, büyük bulmaz. Duygusu yoktur. Kalabalıktır; bu ona ıssızlık telkin eder. Sahipsizdir her daim, bu yüzden herkesle ve birdenbiredir zaten. O, hepimizin belletilmiş potansiyelidir. Bize, hepimizden bir mirastır. Hepimizden olduğundan kimsenin değildir. Cinnet, heves değildir; hırslı hiç değil. Ama bütün hevesler cinnettir. Heves, nefsin iktidarı; nefs, sabrın dirhemi, sabır aşkın çığırtkanıdır. Aşk çoğulun tetikçisidir. Tetik cinnettir… Çözdünüz şifreyi: Kendisine dönük bir yıkımdır. Kendisi herkestir.

Cinnet, kendine bir sebep, mahalleye sonuçtur. Devlette istatistik, hükümete icraattır.

Cinnet, çocuğa çoluğa kader, ruh hekimine psikanalitik bir yorum başarısıdır. Sanılanın tersine yavaştır; durmak dahi ondan daha hızlıdır. Duran her şey ölür; cinnet ölmez, öldürür. Cinnet geçmez, gelir. Cinnet geçirilmez; getirilir. Dil sürçmesi değildir, düpedüz dehşettir, o yüzden ‘cinnet getirmek’ dilimizde hep eğreti durur. Genel kültürde kaliteli bir sorudur ‘cinnet getirmek.’

Hiç üzerine alınmıyorsun ama üçüncü şahıs da olsan, ta içindesin bu cinnetin.

İçinden aldıkça büyüyen tek şey çukurdur.

Cinnet de bir çukurdur! Tıpkı bir çukur gibi, içinden aldıkça daha da büyüyen. Gitgide hepimizi saracak. Cinneti yok etmenin tek yolu çukurdan geçer. Ancak onun içini doldurursan cinnet çukuru yok olur. Bu istisna seni şaşırtmasın. Bu gerçek bir istisna; ve kaide kabilece bozulursa belki hepimiz çukuru kapatabiliriz. Anlaman zor, biliyorum; uğraşma!

Cinnet, artık bu dünyanın son dogması.

Unutma! Bu cinnette payın var.”

Yazdım da geçti mi merakım?

Geçmedi.

Sonra bir oyun yazdım; “Cebimizdeki Cinnet”. O kitap basıldı.

Cinnet o kadar yakındı ki bize. Cebimiz de işte. Gidip evden alıp geleceğimiz bir şey değil. Kendimizden ayırabildiğimiz bir şey değil. Her an yanımızda. Kimliğimiz gibi. Trafikte, işyerinde, tuvalette… her yerde… ama cebimizde.

Yine de beni korkutan ikincisi gibi türlerinden olan. Yani Sivas Madımak Otelinde yaşanan cinnet. Bile isteye hep beraber onlarca insanı ateşe veren cinnet.

Şimdilerde sık sık karşılaştığımız canlı bombalar bile bunun yanında çok masum kalıyor.

Madımak örneğindeki gibi ‘Çoğul Cinnetler’den daha çok korkmalıyız.

Hitler vb. bunun bir örneği. Toplu cinnetler toplu katliamlara sürüklüyor.

Savaşlar ‘Çoğul Cinnet’lerin sonucudur.

Biri kendince bir cinnet yaşıyor ve milyonlarcası da onun bu cinnetine inanıyor ve uygulayıcısı oluyor. Vahim olan bu.

Bazı cinnetler bulaşıcıdır ve kimsenin değil, herkesindir. Herkesin olan bir cinnet, sahipsiz ve öznesizdir.İşin en kötüsü de; Cinnet’in bu türü ‘Normal ve olağan’mış gibi gelir bize.

Artık cinnet pimsiz bomba, yaysız ok.

Cinnet;   hırsı yüzünden kendiyle bir türlü barışamamış sistemin beslediği ölümcül sonucu.

Kendinizi koruyun. Her an size de bulaşabilir.

Foça’dan selamlar.