Nalbantoğlu; Asılsız haberler yaptırmanın ve bu haberlere yönelik dayanaksız, belgesiz ve yalan yanlış açıklamalar yapmanın iktidar partisine mahsus olduğunu vurgulayarak; “ Habere konu olan arıtma tesislerine ceza kesilmesi meselesinin müsebbibi kendileri. Çevre izin belgesini alınması için gerekli belgeleri bile isteye İZSU’ya teslim etmeyen kendileri. Sonra, hiç utanıp sıkılmadan “ yüzsüzler” diyen yine kendileri. Bir de ‘Yüzünün astarı yok!” derler. Bunca asılsızlıkla siyaset yapmayı özetleyecek söz de budur.” diye konuştu.

Yöntemleri: Yanıltma, karalama, cezalandırma!

İktidarın İzmir’de yol yordam ve yönteminin hiç değişmediğini söyleyen CHP İzmir Milletvekili Rıfat Nalbantoğlu; sözlerine şu ifadelerle devam etti; “ Tıpkı bu haber ve açıklamalarında olduğu gibi; önce engelliyorlar, sonra kamuoyunu yanıltarak karalamaya girişiyorlar, sonra ceza kesiyorlar. Bu tüyler ürperten kurguyu 21 yıldır itinayla ve ısrarla hayata geçirmeye çalışıyorlar. Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, gerekli açıklamayı yaptı. Eski bir habere takla attırarak, gerçeği gizleyerek İzmirlileri ikna edemezler. Çünkü, İzmirli kurgularını 21 yıldır her sandıkta ifşa ediyor, tersine çeviriyor. Geçmişte İl Özel İdaresi’nin sorumluluğunda olan ve Büyükşehir’e geçtikten sonra çevre izin belgelerinin alınamaması için yıllardır taş koyan, gerekli belgeleri teslim etmeyen, sümen altı eden, bürokratik engeller koyan kendileriyken böyle açıklamalar yapmaları dudak ısırtan cinsten. Büyükşehir Belediyesi’nin tüm engellere rağmen özveriyle çalışan kuruluşu İZSU’ya ve hatta belki de en doğa dostu belediye başkanına çevre katliamcısı demek, art niyet işidir. Halka hizmet etmekle yükümlüyken, siyasi kazanç sağlamak uğruna halka hizmet eden diğer kurumları engellemek acımasızlıktır. İzmir’i ve İzmir halkını gözlerini kırpmadan feda eden bu hırsın her defasında kendilerine döndüğünü göremiyorlar.”

Rağmen başarıyoruz…

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin rağmen ürettiğini, rağmen yatırım yaptığını, rağmen başardığını belirten CHP’li Nalbantoğlu; “ Kentimizin arıtma tesisleri, devralındığından bu yana rağmen geliştiriliyor. Günü kurtaran değil, uzun vadeli, köklü yatırımlarla yol alınıyor. Çiğli İleri Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisi’nin 4. Faz inşaatı başladı. 11 Milyar 95 Milyon gibi dev bir bütçeyle ‘ Yaşayan Körfez’ seferberliğini de rağmen başarıyla sonlandıracağız. İZSU; yapacağı 20 Milyar TL bütçesi olan 100 yatırımı açıkladı. Yarım asırdır süregelen arıtma ve körfez sorununa ilk kez bu kadar kararlı ve köklü çözümler üretiliyor. İzmir, verilen sözleri takip eder, test eder. İzmirli; kimin hangi niyetle ne yaptığını, kimin ne yapmadığını bilir.” dedi.  

                                                                      

Rıfat Nalbantoğlu; son 3 yılda körfeze çıkan 220 kilometrelik yağmur suyu hattının tamamlandığını hatırlatarak; Çiğli Arıtma Tesisi’yle geri kazanılan atık suyun tarım alanlarında ve kentte kullanıma sunulduğunu söyledi. Nalbantoğlu; açıklamasında, “ İktidarın İzmir için çalışmak, bu şehre gerçekten ve samimi bir şekilde yararlı olmak gibi bir niyeti varsa; görünen o ki yok; sadece yapılan, yapılmak istenen işlere engel yaratmasın yeter.” sözlerinin altını çizdi.

 

Ancak düşlerinde görürler…

CHP İzmir Milletvekili Rıfat Nalbantoğlu; iktidarın 2024 İzmir hedefi için “ Ancak düşlerinde görürler!” diyerek şunları söyledi; “ Almak için, önce vermek gerekir.  Millete hizmet gönüllüsü olduğunu iddia eden bir siyasetin bunu biliyor olması lazım. Otoyollarıyla övünüyorlar, amenna! Ama, kent içi ulaşım dendiğinde ya ortada yoklar ya da ortaya engellerle çıkıyorlar. Kültür Merkezi yapmakla, kurum binalarını yenilemekle övünüyorlar; ona da tamam. Ama, yıllar önce sözünü verdikleri 35 proje sorulduğunda tık yok. Neden? Çünkü, İzmir onları seçmedi,  yerelde de iktidar yapmadı. Sözlerini tutmak için bu çok mu gerekliydi? Hayır… Bu hizmet aşkı değil, içi karanlık bir ihtirastır. Bu nedenle de İzmir’i almaları mümkün değildir. 2024 seçimleri için geri sayım başladı. Sandıktan yine elleri boş dönecekler; çünkü İzmir’i bu yöntemlerle ikna etmeleri çok zor.”

Editör: Yaren Karaaslan