Adıyaman ili Besni ilçesi sınırlarında yer alan Sugözü Kanyonu’nda keşfedilen Çançiçeğigillere (Campanulaceae) ait türe “Adıyaman çançiçeği” ismi verildi. Üretken akademisyen Prof. Dr. Hasan Yıldırım ve ekibini tebrik eden Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Prof. Dr. Hasan Yıldırım hocamız, yeni keşifleriyle literatüre katkıda bulunmaya devam ediyor. Daha önce de pek çok yeni bitki keşfini gerçekleştiren Hocamız, ekibiyle birlikte Adıyaman’da yeni bir çançiçeği türü keşfetti. Kendilerini tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” dedi. Bitkinin keşif sürecini anlatan Prof. Dr. Hasan Yıldırım, “Adıyaman Üniversitesi Biyoloji Bölümünde doktora yapan Şener Özcan, Adıyaman Besni civarında gerçekleştirdiği bir saha çalışmasında Sugözü Kanyonu’ndaki kalker uçurum duvarlarda topladığı çançiçeğinin farklı olabileceği düşüncesi ile benimle irtibat kurarak örneklerini teşhis ve teyit için gönderdi. Yaptığım detaylı morfolojik çalışmalar sonucunda bu bitkinin şu ana kadar dünyada keşfedilmemiş yeni bir tür olduğu kanısına vardım ve Şener Özcan ile türün tanımlaması için çalışmalara başladık. Sonraki süreçte, türün yeni oluşuna ilişkin akademik makaleyi hazırlayarak bilim dünyasına tanıttık. Türün makalesi, Finlandiya kökenli ‘Annales Botanici Fennici’ isimli bilimsel dergide yayımlandı. Bitki, bilimsel ismi olan ‘Campanula adiyamanensis’i yayılış gösterdiği ve keşfedildiği il olan Adıyaman’dan aldı. Türkçe ismi de yine aynı şekilde ‘Adıyaman çanı’ olarak verildi” diye konuştu.


“ENDEMİK TÜR SAYISI 69’A ÇIKTI”
Türkiye'nin çan çiçekleri açısından oldukça önemli bir gen merkezi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yıldırım, "Dünyada çançiçeklerinin 420 civarında türü var ve bunun 131'i ülkemizde bulunuyor. Ülkemiz, çan çiçekleri için önemli bir gen merkezidir. Söz konusu 131 çançiçeğinden 68'i ise endemik. Bu çalışma ile çançiçeği sayısı 132’ye yükseldi ve 69 tanesi ise ülkemiz endemiği haline geldi. Çançiçeklerinin en önemli özelliklerinden biri süs bitkisi özelliğinin çok fazla olmasıdır. Çançiçekleri üzerine peyzaji boyutta da çalışmalar yapıyoruz.  Bu şekilde doğada mevcut genetik potansiyeli kültüre alıp süs bitkisi olarak ülke ekonomisine kazandırma çalışıyoruz” dedi.
“DOĞA MİRASINA HEP BİRLİKTE SAHİP ÇIKALIM”
Prof. Dr. Yıldırım, “Adıyaman çançiçeği”nin bulunduğu Sugözü Kanyonu’nda maalesef kanal genişletme çalışmalarından dolayı bitkinin yaşadığı kaya duvarlara çok fazla zarar veriliyor. Diğer taraftan ise bu alanın hemen yakında bir mesire alanı bulunuyor. Yöre halkı maalesef bitkinin yapraklarını tüketiyor. Bu durum, tahminen 200 tane kadar kalmış olan bu bitkinin neslinin tükenmesine neden olabilecek kadar ciddi bir problem oluşturuyor. Bu bitkinin sağlık açısından yapraklarının herhangi bir hastalığa karşı kullanılacak içeriğe sahip olduğuna dair bir çalışma yok.  Aynı zamanda lezzet olarak da çok lezzetli bir tadı da yok. Bu türün korunması ve neslinin devam etmesi için yöre halkı ve yerel yönetimin öncelikle sahip çıkması, zarar vermemesi ve koruması oldukça önem arz ediyor. Henüz keşfedilmiş ve ismini almış bu bitkimizi yitirmeyelim, hep beraberce koruyalım bu doğa mirasını” diyerek yöre halkına ve yetkililere çağrıda bulundu.

Editör: TE Bilişim