İzmir Yaşam Alanları Çevreyi Koruma Kuruluşu basın açıklamasında bulundu.TENMAK Başkanı Abdülkadir Balıkçı'ya soruları var.

Kuruluş kendini bireylerden oluşan, yatayda örgütlenmiş, hiyerarşisi olmayan, sınırlarını İzmir olarak belirlemiş, bir Meclis yapısının özneleriyiz.
Bir arada olma nedenimiz; doğa, tarih ve kültürel varlıkların geleceğe aktarımı, yaşamın sürdürülebilirliği için; birikim ve deneyimlerimizi ortaklaştırmak, birlikte düşünüp, üretmek; müdahale ve saldırılara karşı yaşam alanlarımızı korumak ve kollamaktır.Demokratik, özgür, çoğulcu ve emekten yana herkesi kucaklayan, müşterek yaşamın kurulması ve büyütülmesini hedefleyen dayanışmayı amaçlıyoruz.Ekolojik dengeyi bozan enerji tesisleri, imara açılan tarım alanları, gasp edilen hazine - kamu arazileri, mahkemeler kazanılsa da, sonuç alınamayan hukuksal mücadeleler, yerel yönetimlerin müdahale etmediği bir dizi kent suçunu görenler, anlayanlarız.
Biz İzmir’in masmavi denizini, yemyeşil ormanlarını, akan sularını, keyifle esen rüzgârını, havasını, kurdunu, kuşunu, balığını, sincabını, çocuğunu, büyüğünü hepsini ayrı ayrı, önemseyen, değerini bilen, iyilikleri için mücadeleye hazır olanlarız. şeklinde tanımlamaktadır.
 

''Türkiye’nin nükleer tesisi yok ama nükleer atığı var… İzmir Gaziemir’deki bu atığın ilginç bir öyküsü var… Öykü 2007 yılında, İzmir Gaziemir’de kurulu Aslan Avcı Şirketi’nin kurşun fabrikasından, Türkiye’nin ilk atık bertaraf tesisi olan İZAYDAŞ’a yollanan cüruflerde radyasyon belirlenmesi ile başlıyor. TAEK (Türkiye Atom Enerji Kurumu) tarafından yapılan incelemelerde, bu fabrikada ülkeye girişi yasak olan, sadece nükleer santrallerdeki çubuklardan bulaşan ve bulunduğu alandaki yaşamı 135 yıl tehdit eden EU152’nin tespit edildiği açıklanıyor. Radyasyona; fabrikanın malzeme alanında değil, cüruf bulunan depolama sahasında, hem de normalin 20 kat üstünde rastlandığı duyuruluyor.'' dedi.

''Bu gelişme üzerine, Türkiye’nin tek Radyoaktif Atık İşleme ve Depolama Merkezi olan Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi (ÇNAEM) ekipleri, Avcılar fabrikasında denetim yapıyor. İZAYDAŞ’a gönderilmek üzere 6 aydır bekletilen 1.100 ton cüruftan 200 ton örnek alınıyor, 15 tonu ÇNAEM’ne gönderiliyor. Araştırma ekipleri Mayıs 2008 de yine Avcılar fabrikasına gelip, bu kez 21,3 ton, Temmuz 2008’de 5 mt derinlikte 152 ton EU-152 ve EU 154 içerikli atık buluyor. Bir ay sonra bu kez 8 mt derinliğe kazı yapılıyor. 73,5 ton radyoaktif cüruf daha çıkartılıyor ve ÇNAEM’e gönderiliyor. TAEK ekipleri Eylül 2008 de Aslan Avcı Şirketinin; Ankara, İstanbul, Kocaeli, İzmir ve Kırıkkale’deki tedarikçi firmalarında denetim yapılıyor. Gaziemir’deki fabrika deposu ve tedarikçilerde herhangi bir radyoaktif bulaşı bulunmaması, malzemenin doğrudan depolama alanına gömülü olması, nükleer atıkların dışarıdan gelme olasılığını güçlendirmesine karşın, malzemenin ithalatı seçeneği hiç hesaba katılmıyor. Ekim 2008 de TAEK, sanki bir işe yarayacakmış gibi, Aslan Avcı şirketinin geçici depolama yeri inşa ettiğini, karantina sahası oluşturduğunu açıklıyor. Böylece ülkenin ilk nükleer atık çöplüğü devlet eliyle belgelenmiş oluyor. TAEK, 2009’da fabrikayı yine denetliyor, ama Şirket yetkililerinden sadece atıkları taşıma ya da bertaraf etmeleri halinde, kendilerini bilgilendirmeleri isteniyor.'' dedi.

''Fabrika içindeki atıkların 100 bin tonun üzerinde olduğu, ancak gömülü atığın ise miktarının bunun birkaç katı olduğu ifade ediliyor. Fabrikanın etrafında çoğu yırtık olan tellerinden içeri giren çocuklar, önlem alınmadığı için bilinçsizce zehir saçan toprakta oynuyor. Fabrika sahibi Hasan Avcı’nın vefatı sonrası arazi üzerinde miras kavgası yaşanıyor. Fabrika da 10 yıl önce Torbalı’ya taşınıyor. Bu öykü son 15 yılda hiç akıllardan çıkmıyor ama bölgenin temizlenmesi, halk sağlığının korunmasına yönelik gerçek bir adım atılmıyor.''şeklinde basın açıklamasında bulunuldu.

Geçtiğimiz hafta Gaziemir Belediye Başkanı'nın yazdığı dilekçeye, Türkiye Enerji Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu
(TENMAK) Başkanı Abdülkadir Balıkçı’nın yanıtında, 2008’den bu yana konuya ilişkin hiçbir şey yapılmadığı itiraf
edilirken, sorunun Aslan Avcı Şirketi tarafından çözülmesi gerektiği açıklanıyor. Söz konusu yazıda; 

1- “Atıklar sahipsiz değil, onlar Aslan Avcı Döküm Fabrikası'na aittir.
2- TAEK geçmişte bölgeden 260 ton radyoaktif atığı aldı ve Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi’ne
nakledip, orada depoladı.
3- Bertaraf konusunda tüm masraflar kirleten tarafından karşılanır. Aslan Avcı Fabrikası alanı temizlemekle
yükümlüdür. Alandan çıkartacakları nükleer atıklar, geçmişte olduğu gibi ÇNAEM’e teslim edilmelidir. “
deniyor.
Bu yanıta karşı Gaziemir Belediye Başkanı Arda, İzmir Yaşam Alanları olarak tümüne katıldığımız aşağıdaki
açıklamayı yapıyor;
1- Alanda bulunan ve toprağa bulaşmış 500 bin tondan fazla atık tespit edilmişken, siz sadece 260 tonunu
almışsınız.
2- Bölgede 40 bin kişi yaşıyor. Bir okul var bundan etkileniyorlar.
3- Atıkların nasıl geldiği ile ilgili bir çalışma yok.
4- Fabrika sahipleri atıkları bir hurdacıdan aldıklarını söylüyorlarmış. Bunu sorgulayan yok.
5- Şirkete kesildiği söylenen cezanın tahsili gerçekleş midir? Makbuzu nerededir?
6- Burasını devlet temizlemeli.
İzmir Yaşam Alanları olarak bizim de TENMAK Başkanı Abdülkadir Balıkçı’ya sorularımız var;
1- Bu atıklar fabrikaya nasıl getirilmiştir? Yasalara aykırı olarak Atık ithalatı mı yapılmıştır? Gemi
sökümünden mi gelmiştir? Kaynak ülke neresidir? Dönemin TAEK ve diğer yetkilileri hakkında
soruşturma açılmış mıdır?
2- Bu atıkların Aslan Avcı fabrikasına giriş kayıtları nasıl yapılmıştır?
1- 2007, 2008 yılı çalışmalarında Aslan Avcı, atık fabrika sahasında yaşamı tehdit eden, orada olmaması
gereken açıkta ya da gömülü ne kadar atık tespit edilmiştir?
2- Avcılar Şirketi 2007 öncesi ve 2009 sonrasında Bakanlık ekipleri tarafından denetleniyor muydu?
3- Bu atıklar İstanbul’da Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi’de nasıl saklanıyor? Atıkların
kalanı için saklama alanı var mı?
4- Bu atıkları defalarca talep edilmesine rağmen 15 yıldır hiçbir şey yapmayan Aslan Avcı Döküm
Şirketinin bertaraf etmesini nasıl sağlayacaksınız?
5- Sadece gömülü olmayan atıkların temizlenmesi için 2012’de basına yansıdığı kadarıyla 7 milyon
dolarlık bir bedel öngörülmüşken, 70 dönümlük bu alanın bütünüyle temizlenmesi için Avcılar
Şirketi'nden talep edilmesi gereken bedel nedir?
6- 15 yılı aşkın süredir atıklar konusunda hiçbir şey yapmayan, sadece 2010’da alanı terk edip, Torbalı’ya
taşınan şirkete karşı nasıl bir müeyyide düşünülüyor?
7- Bu atıkların bertaraf imkanları vardıysa, bugüne kadar neden beklendi?
8- Neden çözüm adresi olarak Aslan Avcı Şirketi gösteriliyor? Bu alanın sizin denetiminizde temizlenip,
artıkların bertaraf edilmesi ve bedelinin ilgili şirketten tahsili gerekmez mi?
9- Muhatap şirkete kesildiği söylenen ceza miktarı bertaraf masrafını karşılıyor muydu? Tahsil edildi mi?
Tahsil edildi ise bu bedelini bertaraf için harcanması gerekmez miydi?
10- Sorunun oluştuğu Gaziemir ilçesi Emrez ve çevre mahalleler de halk sağlığı uzmanları tarafından
inceleme ve araştırma yapıldı mır? Yapıldı ise sonuçları nedir? Yapılmadı ise neden yapılmamıştır?
11- TAEK’in İzmir’de temsilciliğini üstlenmiş olan Ege Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü’nün bölgeye
ilişkin en son çalışması ne zamandır ve raporun içeriği nedir?
Ortada 15 yıldır bölgedeki yaşamı tehdit eden büyük bir sorun var. Soruna çözüm üretmeyen, sırtını çeviren,
tüm muhataplara çağrı yapıyor, konuyu İzmir Yaşam Alanları’nın gündeminden hiç düşürmeyeceğimizi, taraf
ve muhatap olduğumuzu yüksek sesle söylüyor, yukarıdaki sorularımızın bölgedeki kanser vakalarının daha
fazla artmadan, acilen yanıtlanmasını bekliyoruz'' şeklinde basın açıklmasında bulundu.

Editör: TE Bilişim