Greenpeace 2021 Nisan ayındaki saha araştırmasında, çoğunluğu İngiltere ve Avrupa Birliği ülkelerinden ithal edilen plastik atıkların Adana’da yasa dışı olarak çevreye döküldüğünü ve açıkta yakıldığı tespit etmişti. Yasa dışı plastik döküm alanlarından toplanan toprak, kül, su ve tortu örnekleri, hem Greenpeace Araştırma Laboratuvarlarından hem de bağımsız bir laboratuvardan bilim insanları tarafından incelendi. 

Yapılan analizler sonucu ortaya çıkan bulgular ise gerçekten sarsıcı. Adana’da tespit edilen dioksin furan miktarı, kirletilmemiş toprak numunesinin 400.000 katı ve şimdiye kadar Türkiye’de toprakta rapor edilen en yüksek toksik düzey. Dioksin-furanların bilinen en önemli özelliği ise kanserojen olması. Bu kimyasal, anne karnındaki bebekler için toksik olabilir, tümörleri tetikleyebilir, hormon ve bağışıklık sistemlerini etkileyebilir.

Tespit edilen diğer kirleticiler ve neden oldukları hastalıklar.

Analizi gerçekleştiren bilim insanlarından Dr Kevin Brigden şunları söyledi:

“Kül ve alttaki toprak örneklerinde bulunan kimyasal kirleticilerin çoğu, çevrede parçalanmaya karşı oldukça dirençlidir ve besin zinciri yoluyla  hayvan ve insanlara geçebilir. İngiltere başta olmak üzere Avrupa’dan gelen plastik atıkların yoğun olarak tespit edildiği alanların bazılarında bu kirleticilerin seviyeleri çok yüksekti.

Geri Dönüşümsüz Hayatlar.

Greenpeace Akdeniz araştırmasında incelenen 5 farklı çöp döküm alanı, Adana’nın verimli tarım, hayvancılık ve sulama arazileri içinde yer alıyor. Plastik atıkların yasa dışı yakılması sonucu ortaya çıkan ağır metal, dioksin ve furan ve kalıcı organik kirleticilerin toprağa, suya, havaya ve besin zincirine karışarak kansere neden olabileceği gerçeği, insan sağlığı için de geri dönüşümü olmayan zararlar içeriyor. Adana’lı narenciye yetiştiricisi İzzeddin Akman’ın konuyla ilgili ifadesi ise oldukça çarpıcı: “Ben Avrupa’ya vitamin gönderiyorum, onlar bize zehir gönderiyor” 

Greenpeace Akdeniz Biyoçeşitlilik Proje Lideri Nihan Temiz Ataş şunları söyledi:

“Türkiye’nin toprağı, havası ve suyu, Avrupa’nın plastik atık ihracatının çevre ve insan sağlığı için yarattığı tehlikeye tanıklık ediyor. Plastik çöplerini denizaşırı ülkelere gönderen İngiltere ve Almanya gibi ülkeler, Türkiye’nin verimli topraklarında zehirli bir iz bırakıyor. Bu hasar geri döndürülemez. Başta İngiltere olmak üzere ihracatçı ülkeler sorumluluk almalı ve Türkiye’ye plastik göndermeyi bırakmalı. Türkiye plastik çöplüğü değil ve bu zararlı atık oyunları sona ermeli.”

Greenpeace İngiltere Siyasi Kampanyacısı Megan Randles şunları söyledi:

“Bu, İngiltere’nin plastik atıkları gözden uzaklaştırma şeklindeki tehlikeli modelinin zehirli parmak izi. Plastiğimizin denizaşırı yerlere atıldığında ve yakıldığında neden olabileceği zarara dair kanıtımız, hükümeti doğru olanı yapmaya ve plastik atık ihracatını yasaklamaya teşvik etmelidir.”

Türkiye’nin plastik atık ithalatı, 2018 yılının başında Çin tarafından alınan yasak kararıyla beraber hızla artmış ve Türkiye, 2019 ve 2020 yılında Avrupa’dan gelen plastik atıkların en büyük alıcısı olmuştu. 1 milyonu aşkın plastik atığın üçte birinden fazlası İngiltere’ye aitti. [1] Adana’daki yasa dışı çöp yakma alanlarında bulunan plastik çöplerin büyük çoğunluğu yine İngiltere ve Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerine ait hazır gıda ambalajlarıydı. Ağustos 2020’de yayınlanan INTERPOL raporu, 2018’den bu yana, yasa dışı plastik kirliliği ticaretinde endişe verici bir artış olduğunu tüm detaylarıyla ortaya koyuyordu.

Bugün başlattığı imza kampanyasıyla İngiltere’ye hesap soran Greenpeace Akdeniz, özellikle Adana’da tespit edilen yasa dışı plastik atık bertarafının yarattığı çevre sorunlarına karşı sorumlu bulduğu devletlerin, İngiltere başta olmak üzere, kirleten öder ve önleme ilkeleri gereğince çevre maliyetine dahil olmasını istiyor. 

Editör: TE Bilişim