Kendimi bildim bileli hep bir şeylerin düzeleceğini anlattılar bana… Hiçbir şey değişmediği gibi her şey daha da kötü oldu. “Güzel günler oldu” diyenleri de duyar gibiyim. Hayır olmadı!

Küçükken hatırlıyorum hep; “Aybaşı düzelcez, yaza her şey güzel, ekim ayını beklemek lazım o zaman refahımız yükselecek, yılsonu şimdi hesap kitap kapanır ocakta iyiyiz” falan filan… O zamanlar 8-9 yaşlarındaydım. Şimdi 40’lı yaşlara yaklaşırken, hiçbir şey değişmediği gibi her şey daha da kötü oldu. “Güzel günler oldu” diyenleri de duyar gibiyim. Hayır olmadı. Kendinizi kandırmayın. Olmayan bir parayı harcadık yıllarca. Bugün al, beş ay sonra öde. Bugün rezervasyon yap, seneye öde. Bugün al, telefon faturanla öde öde öde... Sonunda zaten patlayacaktı. Patladı da… Dileğim şu günlerimi, günlerimizi aramamak. Şu sıra konuşulan en önemli konumuz eve gelen elektrik faturaları. Sanatçısından, siyasetçisine ve halka herkes isyanlarda… Elektrik faturası gelen “Yandım Allah” diyor.

Faturalar yakıyor…

Elektrikte aylık toplamda 150 kilovatsaatlik tüketimde fatura bedeli 206 lirayı geçmiyor. Kademeli tarifeden çıkmak isteyenler, üç saat dilimini içeren çoklu tarifeye geçebilir. Bu tarifede gece 22:00’dan sonra fiyatlar avantajlı. Aylık ortalama tüketim olarak belirlenen limit değer olan 150 kilovatsaatlik (kWh) tüketimde fatura bedeli 206 lirayı geçmiyor. Ancak aylık toplamda 150 kilovatsaati aşan abonelerin ortalamayı aştığı kısım ikinci kademeye geçiyor. Abonelerin ikinci kademeye geçmemesi için gereksiz elektrik tüketiminden kaçınmaları gerekiyor. Yani çocukluğumdan beri yaptığımız bir ayı atlatabilmek için yine bolca hesap kitap yapmaya devam ediyoruz anlayacağınız.  Bu arada her gün10 saat açık kalan TV ayda 27 kWh, 7 gün 24 saat çalışan buzdolabı ayda 30 kWh, haftada 3 gün çalışan çamaşır makinesi ayda 19 kWh, haftada 2 gün çalıştırılan bulaşık makinesi 10 kWh, her gün 1'er saat yakılan 6 normal ampul ayda 10 kWh, haftada 2 gün 1'er saat kullanılan ütü 19 kWh elektrik kullanıyor. Diğer ihtiyaçlar eklendiğinde 150 kWh ortalamaya ulaşılıyor. Yani 4 kişilik bir ailede mümkün değil bu sayıların sabit kalması. Doğal olarak faturalar yandım Allah dedirtiyor. Tabi kış ayındayız. Kimisi elektrikle ısınıyor, kimimiz doğalgaz. Tabi doğalgaza da zam geldi. Herkes bir nasıl tasarruflu halde kullanım sağlarız arayışında. Tamam tasarruf yapalım yapmasında da bunu doğamız için, iklim krizini çözmek için, tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmek için yapalım. İsraf etmemek için yapalım. Tüm yaşam standartlarımızı al aşağı etmek için yapmayalım. Yani normal bir ısınma sağlayıp, yaşamımız için önemli olan elektrik enerji kaynağını yine kullanabilelim. İnsan gibi yaşayalım. Isınmak bile lüks olmasın.

Sezen olmak…

Tam da bunları konuşurken birden bir Sezen Aksu tartışması çıktı ortaya. Olduk olmadık herkes aldı kalemi eline, geçti klavyenin başına. Açıklama yapan, yazan herkesi hayretle izledim, dinledim, okudum. Gerçek mi olup olmadığını bile sorguladım bir gün boyunca. Baktım ki iş ciddi. Bir an sokakta köşe başında ki çocuğa sorsam “Sezen Aksu o ya”  diyecek biliyorum. Aklım almadı.

Evet! Sezen Aksu hedef gösterildi bi kere... Evinin önüne kadar giden bir grup bile var. Ama tarihimizde sadece Sezen Aksu değil, hedef gösterilen birçok insan oldu. Böyle olaylarda büyük çoğunluk sessiz kalıyor. Korkuyor belki de. Ya da laf kalabalığı yapıyor. Bu durum da demokrasi anlayışını yıpratıyor. Gerçekten gündemimiz bu muydu bilmiyorum ama bugün yarın hepimizin faturaları elimize ulaşacak sanırım. İş ocağa, mutfağa geldiğinde unutulup gidilecek bu konu. Geriye kalan şarkılar olacak yine insanları buluşturan. Yeterince kutuplaştığımız bir dönemdeyken bunu daha da belirginleştirmeye gerek var mı diye soruyorum kendime. Herkes sanki safını belirlemek zorunda ve tüm bu belirlemede de bir ideolojiyi savunmak zorunda. Ne acı ki bir radyo yayıncısı olarak bir Sezen açıp kalplere dokunmak istediğimde tamamen duyguyla hareket ederken şimdi acabalar dönecek kafamda ama Sezensiz radyo olur mu? Mümkün mü? Hangimiz o ilk aşkları yaşadıktan sonra onun şarkılarına sığınmadık. Hangimiz neşemizi onunla paylaşmadık. Hangi tarzı dinlerseniz dinleyin illaki ortak beğenimizde bir Sezen şarkısı vardır.

Bekliyorum…

Ben her sabah 8’de  Bölgenin Tek Radyosu Radyo Ege’de; İzmir’de 92.7 frekansında, radyo ege uygulamamızda ve tüm radyo uygulamalarında ayrıca radyoege.com.tr adresinde “Günaydın” diyorum, tüm pozitif yaşam anlayışıyla radyonuzda olmaya devam ediyorum. Belki arabanızın arka koltuğunda, belki iş yerinde yemek masanızda ya da yanınızda en iyi arkadaşınız…

Arada sizi de şarkılarıma eşlik etmeye bir günaydın demeye bekliyorum. Garanti ediyorum iyi gelecek. Ege gibi kalmaya devam edin. Sıcak, samimi ve enerjik…