Kolay mı asker anası olma? Kolay mı düvelden düvele cephede komutanlık eden bir yiğidin anası olma? Kolay mı Kurtuluş Savaşı'nı yöneten başkomutanın anası olma? Cephede oğlu cenk ederken o evde bir başına dua ederken beklemek kolay m? Bunu size şöyle anlatmak isterim. Birçok savaştan çıkmış Mustafa Kemal en büyük savaşına giderken anasını ziyarete gider. Mustafa Kemal anasının elini öper ve arkadaşlarıyla çay davetine gideceğini söyler.

Kolay mıdır bir asker anası olma? Hemen çağırır Ali Çavuş’u “Mustafa’m, bilirim gelmeyeceksin. Çay davetine gidiyorum dedin. Ama annen nereye gittiğini bilir. Sen cepheye gidersin. Benim yüreğim bunu bilir. Senin için dua ediyorum bilesin. Bil! Ve de Mustafa’m, zaferi ele almadan dönme. Ben, seni beklemeyi bilirim.” Diye yazdırır. “Bu mektubu Mustafama götürün” der.

EVLADININ KOKUSUNU İÇİNE ÇEKEBİLMEK

Beklemek ne kadar zordur kim bili? Bazen bir dakika asırlar gibi geçerken günlerce beklemek kolay mıdı? Top sesleri, tüfek sesleri kesilmez iken evladının kokusunu bir kez daha içine çekebilmek için bekleyenler bilir bu feryadı. İçindeki korkuyu bastırıp evladına “Ve de Mustafa’m, zaferi ele almadan dönme. Ben, seni beklemeyi bilirim.” diyebilmek nasıl bir olgunluktur. Evladını bir daha görememek ama umudunu da kaybetmemek işte bu kadar güzel anlatılır. Hayatımda okuduğum en kısa ve anlamlı mektup diyebilirim.

İşte o büyük savaş başladığında bu mektup Mustafa Kemal’in cebindedir. Önce anasına sonra bütün vatanına söz verir. Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir diyerek içindeki yangını başlatır. Tam bağımsız bir Türkiye için verilecek son mücadele on binlerce ananın dualarıyla kurtuldu. Elleri kınalı binlerce vatan evladının şehit düştüğü onlarca savaştan sonuncusuydu bu yaşadıkları. Evlerinde evlatlarını bekleyen anaların gözyaşlarına borçluyuz biz bu ülkeyi.

YAKAMA İKİ KARANFİL TAKARIM

 Onun için ben 14 Ocak tarihi yaklaştığında her zaman yakama iki karanfil takarım. Biri kırmızı biri beyaz. İkisini birleştirince al bayrağımız olur. O iki karanfili takıp yol alırım Zübeyde Ananın mezarına. Evimden çıkıp sahilden yürüyerek ülkemizin o zor günlerini hayal ederim. Bir süre beklerim, içim içime sığmaz. Onun yaşadıklarını düşünürüm. O kadar acıya, o kadar kedere nasıl dayandığını ve onun nasıl güçlü olduğuna hayran olmamak elde değil.

 Bugün nefes aldığımız bu vatan toprağını almak için hayatını ortaya koyan yiğitlerin Başkomutanın anasının mezarı başında, biz bütün analarımız için dua ederiz. Onların acılarını, kederlerini, bağırlarına bastıkları taşın soğukluğunu iliklerimizde hissederiz. Kolay mıdır asker anası olmak. Kolay mı bu vatan uğruna evladını kara topraklara koymak ve acıdan çığlık çığlığa bağıracakken al bayrağın dalgalanışına bakıp mutlu olabilmek. İşte bunu sadece asker anaları bilebilir.

Bugün Bir Devrimcinin Annesini Anacağız onun edebi istirahatini yaptığı Karşıyaka’da anacağız. Onun bu zorlu süreçlerde ne kadar güçlü olduğunu gençlerimize anlatacağız. Türkiye Cumhuriyeti’nin sonsuza kadar koruyacağımıza dair bir kez daha söz vereceğiz. Dostlarım 14 Ocak’ta bizler bir devrimcinin annesini anacağız.

Yakamızda beyaz ve kırmızı karanfillerle kabri başında olacağız.